ramazan bayramı [email protected] 29/07/2014
Bugün Bayram, Ramazan Bayramı.
Dile kolay, rüya gibi, göz açıp kapayıncaya kadar, ılık bir bahar rüzgârı gibi, geldi ve geçti mübarek ay.
Feyiz ve bereketlerle, afv ve mağfiretlerle tezyin edilmiş, sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın toplum hayatında yoğunluk kazandığı ay, ayların sultanı, Ramazan-ı Şerif.
Manevi ikliminin bıraktığı güzelliklerle bizleri terk etti. Şimdi ise yerini bayram sevincine bıraktı.
İnsan olmanın, İslâm olmanın, hayatta olmanın ve yüceler yücesi Allah’a kul olmanın şükrünü yaşıyoruz.
O şükrün edası için bayram ediyoruz. Allah’ın rızasını umarak oruçlar tuttuk, kabulünü niyaz ediyoruz.
Bir bayram kadar bir cemiyeti, bir milleti ve hatta milletleri ve dolayısıyla insanlık camiasını harekete geçiren başka ne vardır?
Bir çocuğun yeni ayakkabı sevincinden, bir yaşlının hürmet görme saadetine kadar çok boyutlu faydalar, ancak kitaplık hacmindeki çalışmalarla anlatılabilir?
Bayramlar, düşünün farzı-mahal sadece, dargınları barıştırması için bile yetmez mi?
Bayramlar, düşünün farzı-mahal sadece, fakirleri göstermesi için bile yetmez mi?
Bayramlar, düşünün farzı-mahal sadece, çocukları sevindirmesi için bile yetmez mi?
Bayramlar, düşünün farzı-mahal sadece, yaşlıların hürmet görmesi için bile yetmez mi?
Bayramlar, düşünün farzı-mahal sadece, sevinçlerin paylaşılması için bile yetmez mi?
Kandiller ve bayramlar topluma nefes aldıran, durup dinlendiren, muhasebe ile şükür arasındaki yerini tayin ettiren seçkin zaman dilimleri.
Milyonlarca Müslümanın kalbi aynı hisle çarpıyor, Vahye ve Peygamber tebliğine dayanmayan hiçbir şey bu bütünlüğü gerçekleştiremez. Her renk, cins ve ırktan insan aynı sevinci paylaşıyor ve dünyanın dört bucağında kutlanıyor, Ramazan Bayramı.
Kandil gecelerinde ve Bayram günlerinde, güzel yurdumuzun her tarafında coşkulu bir heyecan yaşanır. Türlü türlü zorluk ve sıkıntıların bunalttığı insanımız için, mübarek gün ve geceler, huzur ve saadet bahşeden önemli zaman dilimleridir. Bu vesile ile toplumumuzda özlenen bir kaynaşmanın yaşanması, birlikte ibadet etmemiz, tebrikleşerek kucaklaşmamız ve nihayet kardeşliğimizi pekiştirmemiz, ne kadar ne kadar sevindiricidir. Çağımızda sosyal çözülmenin açıkça belirginleştiği dikkate alınırsa, kandil gecelerinde, ramazan ayında ve bayram günlerinde yaşanan atmosferin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Daima yükselmeyi ve mutluluğa huzura kavuşmayı hedefleyen toplumların birlik beraberlik, sevgi, kardeşlik ve hoşgörü ruhu içinde yaşama mecburiyetleri vardır. Şüphesiz ayrılık ve nifak tohumlarına düçar olan bir toplum bu illetlerden kurtulmadığı müddetçe başarısızlığa mahkumdur. Fertleri arasında güvensizlik ve düşmanlık duyguları yoğunlaşan bir milletin, huzur bulması ve tarih sahnesinde uzun süre varlığını devam ettirmesi de mümkün değildir. Bu sebeple; dini ve milli şuurun kuvvetlendiği, Ramazan ayının mübarek günleri ve bayram günlerini fırsat bilip her zamankinden daha kuvvetli heyecanla ve sevgi ile dinimizin öngördüğü birlik anlayışı içinde milli bütünlüğümüzün pekişmesine katkı sağlamanın gayreti içinde olmak zamanıdır.
Cenab-ı Mevlâ tarafından biz kullarına ihya niyetiyle hediye edilen Bayram günleri, helâlleşme günleri, kucaklaşma günleri, tebrikleşme günleri, barışma, kırgınlıkların kaldırılması, kırılan kalpleri onarmak için, tayin edilmiş.
Yarın Bayram, heyecandayız, telaştayız. Fert fert, ailece, tüm ülke olarak ortak bir sevince daha girmenin heyecanındayız.
Hele bir düşünün... Bayram boyunca eşi dostu, yakını akrabası olanlar birbirlerini görmeye can atıyor...Çevresi, tanıdığı bol olanlar şimdiden ikramlıklarını hazırladılar bile...
Onun için diyorum ki ben, bayramlar sevinmekten çok sevindirmek için olsa gerek... Öyle ise hep beraber Unutmadan, unutulanları, bayram boyunca sevgiye, ilgiye muhtaç olanları sevindirmeye, hepimizi, kimi hasret dolu, kimi boynu bükük, kimi mahzun, kimi yaşlı gözlerle bekleyenlerin bayramını tebrik etmeye koşalım...
Bayram, Türkiye’ye, Türklük alemine, İslâm alemine ve insanlık alemine...
Bayram, herkese kutlu olsun.
Dile kolay, rüya gibi, göz açıp kapayıncaya kadar, ılık bir bahar rüzgârı gibi, geldi ve geçti mübarek ay.
Feyiz ve bereketlerle, afv ve mağfiretlerle tezyin edilmiş, sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın toplum hayatında yoğunluk kazandığı ay, ayların sultanı, Ramazan-ı Şerif.
Manevi ikliminin bıraktığı güzelliklerle bizleri terk etti. Şimdi ise yerini bayram sevincine bıraktı.
İnsan olmanın, İslâm olmanın, hayatta olmanın ve yüceler yücesi Allah’a kul olmanın şükrünü yaşıyoruz.
O şükrün edası için bayram ediyoruz. Allah’ın rızasını umarak oruçlar tuttuk, kabulünü niyaz ediyoruz.
Bir bayram kadar bir cemiyeti, bir milleti ve hatta milletleri ve dolayısıyla insanlık camiasını harekete geçiren başka ne vardır?
Bir çocuğun yeni ayakkabı sevincinden, bir yaşlının hürmet görme saadetine kadar çok boyutlu faydalar, ancak kitaplık hacmindeki çalışmalarla anlatılabilir?
Bayramlar, düşünün farzı-mahal sadece, dargınları barıştırması için bile yetmez mi?
Bayramlar, düşünün farzı-mahal sadece, fakirleri göstermesi için bile yetmez mi?
Bayramlar, düşünün farzı-mahal sadece, çocukları sevindirmesi için bile yetmez mi?
Bayramlar, düşünün farzı-mahal sadece, yaşlıların hürmet görmesi için bile yetmez mi?
Bayramlar, düşünün farzı-mahal sadece, sevinçlerin paylaşılması için bile yetmez mi?
Kandiller ve bayramlar topluma nefes aldıran, durup dinlendiren, muhasebe ile şükür arasındaki yerini tayin ettiren seçkin zaman dilimleri.
Milyonlarca Müslümanın kalbi aynı hisle çarpıyor, Vahye ve Peygamber tebliğine dayanmayan hiçbir şey bu bütünlüğü gerçekleştiremez. Her renk, cins ve ırktan insan aynı sevinci paylaşıyor ve dünyanın dört bucağında kutlanıyor, Ramazan Bayramı.
Kandil gecelerinde ve Bayram günlerinde, güzel yurdumuzun her tarafında coşkulu bir heyecan yaşanır. Türlü türlü zorluk ve sıkıntıların bunalttığı insanımız için, mübarek gün ve geceler, huzur ve saadet bahşeden önemli zaman dilimleridir. Bu vesile ile toplumumuzda özlenen bir kaynaşmanın yaşanması, birlikte ibadet etmemiz, tebrikleşerek kucaklaşmamız ve nihayet kardeşliğimizi pekiştirmemiz, ne kadar ne kadar sevindiricidir. Çağımızda sosyal çözülmenin açıkça belirginleştiği dikkate alınırsa, kandil gecelerinde, ramazan ayında ve bayram günlerinde yaşanan atmosferin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Daima yükselmeyi ve mutluluğa huzura kavuşmayı hedefleyen toplumların birlik beraberlik, sevgi, kardeşlik ve hoşgörü ruhu içinde yaşama mecburiyetleri vardır. Şüphesiz ayrılık ve nifak tohumlarına düçar olan bir toplum bu illetlerden kurtulmadığı müddetçe başarısızlığa mahkumdur. Fertleri arasında güvensizlik ve düşmanlık duyguları yoğunlaşan bir milletin, huzur bulması ve tarih sahnesinde uzun süre varlığını devam ettirmesi de mümkün değildir. Bu sebeple; dini ve milli şuurun kuvvetlendiği, Ramazan ayının mübarek günleri ve bayram günlerini fırsat bilip her zamankinden daha kuvvetli heyecanla ve sevgi ile dinimizin öngördüğü birlik anlayışı içinde milli bütünlüğümüzün pekişmesine katkı sağlamanın gayreti içinde olmak zamanıdır.
Cenab-ı Mevlâ tarafından biz kullarına ihya niyetiyle hediye edilen Bayram günleri, helâlleşme günleri, kucaklaşma günleri, tebrikleşme günleri, barışma, kırgınlıkların kaldırılması, kırılan kalpleri onarmak için, tayin edilmiş.
Yarın Bayram, heyecandayız, telaştayız. Fert fert, ailece, tüm ülke olarak ortak bir sevince daha girmenin heyecanındayız.
Hele bir düşünün... Bayram boyunca eşi dostu, yakını akrabası olanlar birbirlerini görmeye can atıyor...Çevresi, tanıdığı bol olanlar şimdiden ikramlıklarını hazırladılar bile...
Onun için diyorum ki ben, bayramlar sevinmekten çok sevindirmek için olsa gerek... Öyle ise hep beraber Unutmadan, unutulanları, bayram boyunca sevgiye, ilgiye muhtaç olanları sevindirmeye, hepimizi, kimi hasret dolu, kimi boynu bükük, kimi mahzun, kimi yaşlı gözlerle bekleyenlerin bayramını tebrik etmeye koşalım...
Bayram, Türkiye’ye, Türklük alemine, İslâm alemine ve insanlık alemine...
Bayram, herkese kutlu olsun.