öğretmenlerimiz [email protected] 25/11/2014
“Bana bir harf öğreteninin bin yıl kölesi olurum”
Hz.Ali
“Âlimin atının ayağından sıçrayan çamur bizim için şereftir”
Yavuz Sultan Selim
“ Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir”
M.K. Atatürk
Ezelden ebede akıp giden zaman içinde kökleri sağlam, derinlerde Milletimin, tarihten bugüne rehberi hep öğretmenler olmuştur. O, Dede Korkut olmuş, dilden dile tarih olmuş. O, Kürşad’a Çin sarayını basacak cesareti aşılamış. O, Nizam-ül Mülk olmuş, Sultan Alparslan’ı Anadolu’ya göndermiş, Akşemseddin olmuş Fatih’e İstanbul’u fethettirmiştir. Ve nihayet unutulmamalı ki, Küçük Mustafa’yı Kemal’e erdiren, büyüten Vatan ve Millet sevgisiyle dolduran, nihayet Atatürk yapan da O’dur.
Öğretmen, özüyle ve sözüyle her zaman kendini hissettirir ve gönüllerde yaşamasını bilir. Faziletleri ile istemediği halde dikkatleri üzerinde toplar, sevilir, sayılır. Kendi alanında söz sahibi olmanın yanında, diğer ilimlerde de bilgili olması ve kendisini yenilemesi ile öğrencileri gözünde büyür. Söylediklerini yaşamadığına şahit olunmamıştır. Yaşadıklarının ve hissettiklerinin çoğunu gizler. Riyadan hatta yanlış anlaşılmaktan bile kaçar. Bir mazlum ile oturup ağlayacak kadar yumuşak kalpli, fakat haksızlık karşısında celâlli, fikir ve davranışlarında samimidir.
Öğretmenlik, mayasında insan sevgisi, hoşgörü ve fedakârlık bulunan bir meslektir. Her meslekte o mesleği sevmek esastır. Ancak öğretmenlik sevilmezse öğretmen olunmaz, olunamaz. Hele hele çocukları sevmeyenler, şefkat sahibi olamayanlar, öğretmenlik mesleğini arzulanan biçimde yürütemezler.
Öğretmen sabırlıdır. Bu sabrın sonunda onun, sihirli ellerinden ve zekâ fışkıran beyninden koskoca bir varlık çıkar. O varlık, Atalarının ve Atasının ona emanet ettiği, kan ve irfanla yoğrulan sonsuza kadar yaşayacak olan, Türkiye Cumhuriyetidir. Türkiye Cumhuriyeti, iyi yetiştirilmiş, Türk gençliğine; Türk Gençliğini yetiştirme görevi de Türk Öğretmenine verilmiştir.
Ata’mız biliyordu ki, kazanılan askeri ve siyasi bütün zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, bütün bu zaferlerin canlı ve kalıcı olabilmesi yeni nesillere bağlıdır. O her zaman öğretmenlerden -Milli menfaatlerimizle tezata düşmeyecek- “ Fikri hür, Vicdanı hür, irfanı hür nesiller ” ister ve onlara şöyle seslenir. “Öğretmenler!..Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle orantılı olacaktır.”
Öğretmen, öğrencilerine, oluşturacağı Millet sisteminin değişmez ve vazgeçilmez parçaları gözüyle bakar. Onun malzemesi, çocuklar ve gençler; meydana getireceği eser ise Milletin geleceğidir. Şurası bir gerçek ki, bu vatanda, halka, Hak’kı öğreten Öğretmenler var oldukça, bu Millet, yine her fırsatta “Hakkıdır Hakka tapan Milletimin İstiklâl” diyecektir.
Öğretmen, her dakika öğretmenliği yaşayan, mesleğini aylıklı memur psikolojisinin dışında tutan, bu maaşa bu kadar diyemeyen bir vicdana sahip insandır. Yaptığı hizmetlerin karşılığında asıl duyduğu gönül huzurudur, istediği ise sadece sevgidir, saygıdır, itibardır. İçinde yaşadığı toplumun yükselmesi ise onun tek hayalidir.
Unutmayalım ki; toplumları ileri ve çağdaş yapan eğitim sistemleridir. Eğitim sistemlerinin vazgeçilmez unsurları ve en büyük dinamikleri de öğretmenlerdir. Öğretmensiz eğitim sistemi düşünülemez. Öğretmenlerin mutsuz ve huzursuz olduğu eğitim sistemi başarılı olmayacaktır. Eğitim sistemi başarılı olmayan toplumlar ise asla ileri ve çağdaş kalamayacaktır. Ama gerçek anlamda eli öpülesi öğretmenler, her şeye rağmen bıkmadan ve usanmadan ülkesini ve milletini çağdaş ve modern toplum yapacak gençleri yetiştirmekten asla vazgeçmeyecektir ve taviz vermeyeceklerdir.
Cumhuriyetin yokluk ve kıtlık içinde kurulduğu zamanda Milletvekillerinin maaşı için ilgili Bakan, “Paşam, vekil maaşlarına ne kadar zam yapalım?’’ sorusuna Atatürk’ün, ‘’Öğretmen maaşını geçmesin’’ cevabını sizlere yorumsuz sunuyorum.
Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz. Öğretmen ders verir.
Emeklerinizin karşılığını görmenizi diliyorum.
Kolay gelsin ÖĞRETMENİM.
Hz.Ali
“Âlimin atının ayağından sıçrayan çamur bizim için şereftir”
Yavuz Sultan Selim
“ Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir”
M.K. Atatürk
Ezelden ebede akıp giden zaman içinde kökleri sağlam, derinlerde Milletimin, tarihten bugüne rehberi hep öğretmenler olmuştur. O, Dede Korkut olmuş, dilden dile tarih olmuş. O, Kürşad’a Çin sarayını basacak cesareti aşılamış. O, Nizam-ül Mülk olmuş, Sultan Alparslan’ı Anadolu’ya göndermiş, Akşemseddin olmuş Fatih’e İstanbul’u fethettirmiştir. Ve nihayet unutulmamalı ki, Küçük Mustafa’yı Kemal’e erdiren, büyüten Vatan ve Millet sevgisiyle dolduran, nihayet Atatürk yapan da O’dur.
Öğretmen, özüyle ve sözüyle her zaman kendini hissettirir ve gönüllerde yaşamasını bilir. Faziletleri ile istemediği halde dikkatleri üzerinde toplar, sevilir, sayılır. Kendi alanında söz sahibi olmanın yanında, diğer ilimlerde de bilgili olması ve kendisini yenilemesi ile öğrencileri gözünde büyür. Söylediklerini yaşamadığına şahit olunmamıştır. Yaşadıklarının ve hissettiklerinin çoğunu gizler. Riyadan hatta yanlış anlaşılmaktan bile kaçar. Bir mazlum ile oturup ağlayacak kadar yumuşak kalpli, fakat haksızlık karşısında celâlli, fikir ve davranışlarında samimidir.
Öğretmenlik, mayasında insan sevgisi, hoşgörü ve fedakârlık bulunan bir meslektir. Her meslekte o mesleği sevmek esastır. Ancak öğretmenlik sevilmezse öğretmen olunmaz, olunamaz. Hele hele çocukları sevmeyenler, şefkat sahibi olamayanlar, öğretmenlik mesleğini arzulanan biçimde yürütemezler.
Öğretmen sabırlıdır. Bu sabrın sonunda onun, sihirli ellerinden ve zekâ fışkıran beyninden koskoca bir varlık çıkar. O varlık, Atalarının ve Atasının ona emanet ettiği, kan ve irfanla yoğrulan sonsuza kadar yaşayacak olan, Türkiye Cumhuriyetidir. Türkiye Cumhuriyeti, iyi yetiştirilmiş, Türk gençliğine; Türk Gençliğini yetiştirme görevi de Türk Öğretmenine verilmiştir.
Ata’mız biliyordu ki, kazanılan askeri ve siyasi bütün zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, bütün bu zaferlerin canlı ve kalıcı olabilmesi yeni nesillere bağlıdır. O her zaman öğretmenlerden -Milli menfaatlerimizle tezata düşmeyecek- “ Fikri hür, Vicdanı hür, irfanı hür nesiller ” ister ve onlara şöyle seslenir. “Öğretmenler!..Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle orantılı olacaktır.”
Öğretmen, öğrencilerine, oluşturacağı Millet sisteminin değişmez ve vazgeçilmez parçaları gözüyle bakar. Onun malzemesi, çocuklar ve gençler; meydana getireceği eser ise Milletin geleceğidir. Şurası bir gerçek ki, bu vatanda, halka, Hak’kı öğreten Öğretmenler var oldukça, bu Millet, yine her fırsatta “Hakkıdır Hakka tapan Milletimin İstiklâl” diyecektir.
Öğretmen, her dakika öğretmenliği yaşayan, mesleğini aylıklı memur psikolojisinin dışında tutan, bu maaşa bu kadar diyemeyen bir vicdana sahip insandır. Yaptığı hizmetlerin karşılığında asıl duyduğu gönül huzurudur, istediği ise sadece sevgidir, saygıdır, itibardır. İçinde yaşadığı toplumun yükselmesi ise onun tek hayalidir.
Unutmayalım ki; toplumları ileri ve çağdaş yapan eğitim sistemleridir. Eğitim sistemlerinin vazgeçilmez unsurları ve en büyük dinamikleri de öğretmenlerdir. Öğretmensiz eğitim sistemi düşünülemez. Öğretmenlerin mutsuz ve huzursuz olduğu eğitim sistemi başarılı olmayacaktır. Eğitim sistemi başarılı olmayan toplumlar ise asla ileri ve çağdaş kalamayacaktır. Ama gerçek anlamda eli öpülesi öğretmenler, her şeye rağmen bıkmadan ve usanmadan ülkesini ve milletini çağdaş ve modern toplum yapacak gençleri yetiştirmekten asla vazgeçmeyecektir ve taviz vermeyeceklerdir.
Cumhuriyetin yokluk ve kıtlık içinde kurulduğu zamanda Milletvekillerinin maaşı için ilgili Bakan, “Paşam, vekil maaşlarına ne kadar zam yapalım?’’ sorusuna Atatürk’ün, ‘’Öğretmen maaşını geçmesin’’ cevabını sizlere yorumsuz sunuyorum.
Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz. Öğretmen ders verir.
Emeklerinizin karşılığını görmenizi diliyorum.
Kolay gelsin ÖĞRETMENİM.