kaybolan mesleklerimiz:KALAYCILIK [email protected] 01/05/2016
Gerede’de Kalaycılık, Bakırcılık mesleğinin kardeşidir. Gerede’nin kuruluşu ile yaşıttır. Kuruluşu kadar eskidir. Tarihi İpek Yolu’nun Gerede’den geçmesi, Gerede’yi önemli ticaret ve üretim merkezi yapmıştır. Yıllar, yüzyıllar boyu Gerede’de bakırcılık mesleği gibi kalaycılık mesleği de bu sebeple öne çıkmıştır. Dünün önemli mesleklerinden olan kalaycılık mesleği, bakır ürünlerin yerini alüminyum, plastik ve çelik gibi seri üretim yapan fabrika ürünlerinin alması karşısında gerilese de, nostalji ve turistik lokantaların bakır kaplarda yemek hazırlaması sayesinde önemini koruyor. Bakırın önemini devam ettirmesi kalaycılığında devam etmesini sağlamaktadır.
Kalaycılık bakır kap kacak üretiminin zorunlu kıldığı, onun ayrılmaz bir parçası olan başka bir zanaattır. Bakır araç ve gereçlerin korunması ve sağlıklı olması için, onların belirli aralıklarla kalaylanması gerekir. O nedenle nerede bakırcılık gelişmişse, aynı zamanda orada kalaycılık da gelişmiştir. Kalay işi, bakırdan yapılmış bir gerecin yüzeyine, ak kurşun olarak adlandırılan, parlak kül rengindeki gümüşe benzeyen bir maden olan kalayın eritilerek dökülmesi biçiminde uygulanan bir tür kaplamacılıktır. Çinko, alüminyum, çelik ve plastik mutfak ve hamam gereçlerinin yaygınlaşmasıyla bakırcılığın gerilemesine bağlı olarak, kalaycılık da gerilemiş ve yok olmaya yüz tutmuştur.
Bakırcılık mesleğinin Gerede’deki çınarlarından Yusuf TÜL “Bakırcılar ve kalaycılar en evvel Kiliseli Hanın yanında dere boyunca Yukarı Tekke’den Köprüye kadar sıra sıra idi. Sabah Namazından Akşam Namazına kadar çekiç sesinden, kalay kokusundan durulmazdı. Daha sonra dükkan bulunmadığı için, yer dar geldiği için, belediye demirciler çarşısının devamını parselleyip sattı. Zamanla bakırcılar bugünkü Bakırcılar çarşısını meydana getirdiler ve demirci esnafı kadar bakırcı esnafı vardı. Kalaycı dükkânları genellikle bakırcıların yanı başında ya da bizzat bakırcı dükkânının içinde ayrı bir bölümde yer alırdı.Hatta bir demirci dükkanında üç kişi, dört kişi çalışırken, bir bakırcı dükkanında beş ila altı kişi çalışırdı. Hatta 30-40 yıl önce Gerede’de en gözde meslek Bakırcılık idi. 50-60 bakırcı dükkanı vardı. Ancak zaman bakırcılık aleyhine gelişti. Bakırın pahalı ve kıymetli oluşu, bunun yanında daha ucuz plastik ve aluminyum eşyanın piyasaya girmesi bakırcılığa darbe vurdu. Azala azala 10-12 dükkana indi. Şimdi ise 2-3 dükkan kaldı. Onlar bakalım daha ne kadar sürdürebilecekler. Allah kuvvet versin.”
Kalaycı ustaları, kalaylayacakları kabı kalaycı dükkânının bir köşesinde yer alan ocaktaki ateşin üstüne bir maşayla tutarak ısıtırlar. Sonra usta bir başka kapta hazır tutulan kalay tozu ısıtılan kabın içine serper ve elindeki bir bezle kabın çeperine sıvarlar. Ayrıca kalayla lehim işleri de yapılmaktadır. Madenî eşyaların kulp, boyun ve emzik gibi parçalarını gövdeye tutturmak için kalay lehimi kullanılır. Lehim işlerinde el kaynağı, kerpeten ve uçlu kalemler gibi aletlerden yararlanılmaktadır. Uygulama yapılırken lehimlenecek parçanın birleşim yeri tuz ruhu ile temizlenir ve el kaynağı ile ısıtılan birleşim yeri sıvılaştırılmış kalayla sıvanır. Soğuma sonrasında kalay katılaşır ve işlem gerçekleşmiş olur.
Kalay Yapımında Kullanılan Malzemeler:
-Kalay: Dövülebilir, eriyen bir metaldir. Kolayca tel veya levha haline getirilebilen bu metal, kalaycılıkta ısıtılarak kullanılır.
-Nişadır: Amonyak tuzu olarak bilinen amonyum klorür bileşiği… Metalin yüzeyinde hasıl olmuş oksit tabakasını kaldırdığından metal, lehime müsait hale gelir. Beyaz toz halindedir.
-Kalaycı pamuğu: Steril pamuktan farklı olarak rulo şeklinde ve avuç içerisinde kolay hareket ettirilebilen bir pamuktur.
-Kıskaç: Kalay yapılacak nesnenin tutulduğu bir çeşit maşa.
-Körük: Ateşin harlanması için kullanılan genellikle manda derisinden yapılmış hava üfleyen bir malzeme.
Kalaycılık 3 temel üzerine kuruludur. Bunlar: Tavlanması, temizlenmesi ve kalaylanmasıdır. Kalaycılığın nasıl yapıldığının anlaşılması amacıyla bu işlemleri kısaca açıklayalım.
Tavlama: Kalaylanacak kaplarda aranan en önemli özellik karıncalanmadan oluşan berelerin, çürümelerin olmaması, kaplar ne kadar temiz olursa o kadar kolay ve temiz işçilik çıkarmaktadır. Daha önce kalaylanmış malzemeler körük ve kömür yardımıyla yakılarak orta sıcaklıkla üzerindeki yağ ve zamanla kullanmadan oluşan atıkların yakılmasına kalaycılık dilinde “Tavlama” denilir. Hiç kalaylanmayan kaplara kızıl kap denir ve bunlar tavlanmazlar.
Temizleme: Tavlanan materyaller tuz ruhu ile sıvanarak kalaylanacak olan kısımlar ince kumlarla el ve ayak yardımı ile güzelce silinir. Kalaylanacak zemin kalay almasını engelleyecek tüm dış etkenlerden arındırılır. Ezik büzük olan yerler ise çekiç, tokmak gibi özel aletlerle düzeltilir.
Kalaylama: Kalaylama ise yine körükte ısı ile tavına getirilen kapların sıcaklıktan dolayı çubuk halinde bulunan kalayın sürülmesi ile kolay şekilde kaygan hale gelmesidir. Kalayın kalaycı pamuğu ve nişadır yardımı ile zemine düzenli şekilde dağıtılması işlemine kalaylama denir. Bugünkü anlayacağımız anlamda kalay bir nevi kaplama malzemesidir.
Bakırcılar çarşısının emektarı ve 50 yıldır bu çarşının herkes tarafından tanıdığı Mustafa Bulut’u buldum. Yine körüğünün başında bakır bir tepsiyi kalaylarken bulduğum hala mesleğini sürdüren çarşının sembolüne soruyorum “Bu sabrın bu devam edişin sebebi ne?” Cevabı adeta günümüz bakırcı ve kalaycılarının cevabı gibi adeta “Aşk” “ Meslek sevgisi, nankörlük edemem, bu meslekten ekmek yedik, bu işten çoluk çocuğumuza baktık. Çalışırsak üretirsek yapabildiğimiz kadar yine para kazandırıyor. Allah bereket versin.”
Gerede’de Bakırcılığın ve tabi ki kalaycılığın bu kadar gelişmiş olması ulaşım yollarının kesişme noktasında bulunması ve mutfak eşyasının A’dan Z’ye bakırdan olması İstanbul’dan getirilen levha bakırın Gerede’de Bakırdan eşyaya dönüştükten sonra önce yakın şehirlerin pazarına, sonra uzak yerlerin panayırlarına girdiğini öğreniyoruz. O kadar geniş bir kullanım alanı vardı ki, Mangaldan Semavere, Soba üstü kazanından banyo kazanına, tencereden sahana, maşadan maşrapaya, ve tahmin edebildiğiniz araç ve gereçlerin tümü bakırdan üretiliyordu.Ve kalaylanıyordu.
Her şey zamana bağlı değişime uğruyor. Gerede’de 1950 ile 1970 yılları arasında doğanlar günümüze erişenler evlerinde veya komşu evlerde kalaylı bakır kaplarda yemek yedi, su içti. İşte bu nesil, hafızasında taşıdığı hayata dair bu zengin birikimi geleceğe taşımak anlamında -Gerede’ye ait kültür değerlerimizin dünden bugüne ana parçalarıdan olan- Kalaycılık unutulmaması için anlatılmalı, yazılmalı, nostaljik de olsa yaşatılması için formüller bulmalıdır. Kurulması gereken şehir müzesinde, körüğünün başında bakır kalaylayan bir büyüğümüz temsil edilmeli. Aslına uygun olarak sergilenme imkânı yaratılmalıdır.
Bize başkalık kazandıran zengin değerlerimizin yaşatılması dileklerimle…
Özdemir İNCE
Araştırmacı – Tarihçi
[email protected]
Kalaycılık bakır kap kacak üretiminin zorunlu kıldığı, onun ayrılmaz bir parçası olan başka bir zanaattır. Bakır araç ve gereçlerin korunması ve sağlıklı olması için, onların belirli aralıklarla kalaylanması gerekir. O nedenle nerede bakırcılık gelişmişse, aynı zamanda orada kalaycılık da gelişmiştir. Kalay işi, bakırdan yapılmış bir gerecin yüzeyine, ak kurşun olarak adlandırılan, parlak kül rengindeki gümüşe benzeyen bir maden olan kalayın eritilerek dökülmesi biçiminde uygulanan bir tür kaplamacılıktır. Çinko, alüminyum, çelik ve plastik mutfak ve hamam gereçlerinin yaygınlaşmasıyla bakırcılığın gerilemesine bağlı olarak, kalaycılık da gerilemiş ve yok olmaya yüz tutmuştur.
Bakırcılık mesleğinin Gerede’deki çınarlarından Yusuf TÜL “Bakırcılar ve kalaycılar en evvel Kiliseli Hanın yanında dere boyunca Yukarı Tekke’den Köprüye kadar sıra sıra idi. Sabah Namazından Akşam Namazına kadar çekiç sesinden, kalay kokusundan durulmazdı. Daha sonra dükkan bulunmadığı için, yer dar geldiği için, belediye demirciler çarşısının devamını parselleyip sattı. Zamanla bakırcılar bugünkü Bakırcılar çarşısını meydana getirdiler ve demirci esnafı kadar bakırcı esnafı vardı. Kalaycı dükkânları genellikle bakırcıların yanı başında ya da bizzat bakırcı dükkânının içinde ayrı bir bölümde yer alırdı.Hatta bir demirci dükkanında üç kişi, dört kişi çalışırken, bir bakırcı dükkanında beş ila altı kişi çalışırdı. Hatta 30-40 yıl önce Gerede’de en gözde meslek Bakırcılık idi. 50-60 bakırcı dükkanı vardı. Ancak zaman bakırcılık aleyhine gelişti. Bakırın pahalı ve kıymetli oluşu, bunun yanında daha ucuz plastik ve aluminyum eşyanın piyasaya girmesi bakırcılığa darbe vurdu. Azala azala 10-12 dükkana indi. Şimdi ise 2-3 dükkan kaldı. Onlar bakalım daha ne kadar sürdürebilecekler. Allah kuvvet versin.”
Kalaycı ustaları, kalaylayacakları kabı kalaycı dükkânının bir köşesinde yer alan ocaktaki ateşin üstüne bir maşayla tutarak ısıtırlar. Sonra usta bir başka kapta hazır tutulan kalay tozu ısıtılan kabın içine serper ve elindeki bir bezle kabın çeperine sıvarlar. Ayrıca kalayla lehim işleri de yapılmaktadır. Madenî eşyaların kulp, boyun ve emzik gibi parçalarını gövdeye tutturmak için kalay lehimi kullanılır. Lehim işlerinde el kaynağı, kerpeten ve uçlu kalemler gibi aletlerden yararlanılmaktadır. Uygulama yapılırken lehimlenecek parçanın birleşim yeri tuz ruhu ile temizlenir ve el kaynağı ile ısıtılan birleşim yeri sıvılaştırılmış kalayla sıvanır. Soğuma sonrasında kalay katılaşır ve işlem gerçekleşmiş olur.
Kalay Yapımında Kullanılan Malzemeler:
-Kalay: Dövülebilir, eriyen bir metaldir. Kolayca tel veya levha haline getirilebilen bu metal, kalaycılıkta ısıtılarak kullanılır.
-Nişadır: Amonyak tuzu olarak bilinen amonyum klorür bileşiği… Metalin yüzeyinde hasıl olmuş oksit tabakasını kaldırdığından metal, lehime müsait hale gelir. Beyaz toz halindedir.
-Kalaycı pamuğu: Steril pamuktan farklı olarak rulo şeklinde ve avuç içerisinde kolay hareket ettirilebilen bir pamuktur.
-Kıskaç: Kalay yapılacak nesnenin tutulduğu bir çeşit maşa.
-Körük: Ateşin harlanması için kullanılan genellikle manda derisinden yapılmış hava üfleyen bir malzeme.
Kalaycılık 3 temel üzerine kuruludur. Bunlar: Tavlanması, temizlenmesi ve kalaylanmasıdır. Kalaycılığın nasıl yapıldığının anlaşılması amacıyla bu işlemleri kısaca açıklayalım.
Tavlama: Kalaylanacak kaplarda aranan en önemli özellik karıncalanmadan oluşan berelerin, çürümelerin olmaması, kaplar ne kadar temiz olursa o kadar kolay ve temiz işçilik çıkarmaktadır. Daha önce kalaylanmış malzemeler körük ve kömür yardımıyla yakılarak orta sıcaklıkla üzerindeki yağ ve zamanla kullanmadan oluşan atıkların yakılmasına kalaycılık dilinde “Tavlama” denilir. Hiç kalaylanmayan kaplara kızıl kap denir ve bunlar tavlanmazlar.
Temizleme: Tavlanan materyaller tuz ruhu ile sıvanarak kalaylanacak olan kısımlar ince kumlarla el ve ayak yardımı ile güzelce silinir. Kalaylanacak zemin kalay almasını engelleyecek tüm dış etkenlerden arındırılır. Ezik büzük olan yerler ise çekiç, tokmak gibi özel aletlerle düzeltilir.
Kalaylama: Kalaylama ise yine körükte ısı ile tavına getirilen kapların sıcaklıktan dolayı çubuk halinde bulunan kalayın sürülmesi ile kolay şekilde kaygan hale gelmesidir. Kalayın kalaycı pamuğu ve nişadır yardımı ile zemine düzenli şekilde dağıtılması işlemine kalaylama denir. Bugünkü anlayacağımız anlamda kalay bir nevi kaplama malzemesidir.
Bakırcılar çarşısının emektarı ve 50 yıldır bu çarşının herkes tarafından tanıdığı Mustafa Bulut’u buldum. Yine körüğünün başında bakır bir tepsiyi kalaylarken bulduğum hala mesleğini sürdüren çarşının sembolüne soruyorum “Bu sabrın bu devam edişin sebebi ne?” Cevabı adeta günümüz bakırcı ve kalaycılarının cevabı gibi adeta “Aşk” “ Meslek sevgisi, nankörlük edemem, bu meslekten ekmek yedik, bu işten çoluk çocuğumuza baktık. Çalışırsak üretirsek yapabildiğimiz kadar yine para kazandırıyor. Allah bereket versin.”
Gerede’de Bakırcılığın ve tabi ki kalaycılığın bu kadar gelişmiş olması ulaşım yollarının kesişme noktasında bulunması ve mutfak eşyasının A’dan Z’ye bakırdan olması İstanbul’dan getirilen levha bakırın Gerede’de Bakırdan eşyaya dönüştükten sonra önce yakın şehirlerin pazarına, sonra uzak yerlerin panayırlarına girdiğini öğreniyoruz. O kadar geniş bir kullanım alanı vardı ki, Mangaldan Semavere, Soba üstü kazanından banyo kazanına, tencereden sahana, maşadan maşrapaya, ve tahmin edebildiğiniz araç ve gereçlerin tümü bakırdan üretiliyordu.Ve kalaylanıyordu.
Her şey zamana bağlı değişime uğruyor. Gerede’de 1950 ile 1970 yılları arasında doğanlar günümüze erişenler evlerinde veya komşu evlerde kalaylı bakır kaplarda yemek yedi, su içti. İşte bu nesil, hafızasında taşıdığı hayata dair bu zengin birikimi geleceğe taşımak anlamında -Gerede’ye ait kültür değerlerimizin dünden bugüne ana parçalarıdan olan- Kalaycılık unutulmaması için anlatılmalı, yazılmalı, nostaljik de olsa yaşatılması için formüller bulmalıdır. Kurulması gereken şehir müzesinde, körüğünün başında bakır kalaylayan bir büyüğümüz temsil edilmeli. Aslına uygun olarak sergilenme imkânı yaratılmalıdır.
Bize başkalık kazandıran zengin değerlerimizin yaşatılması dileklerimle…
Özdemir İNCE
Araştırmacı – Tarihçi
[email protected]