sevgi üzerine [email protected] 05/01/2016
Bu haftaki konumuzun adına “Sevgi ” dedik, Ve istedik ki bu hafta “Sevgi Üzerine” konuşalım.
Biz inanıyoruz ki Cenab-ı Allah, yarattığı her kulunun kalbini, Allah’ın evi mesabesinde görmüş, göstermiş, kullarının kalbinin kırılmasını yasaklamış, kul hakkını büyük haklardan kabul buyurmuşlardır.
İki cihan serveri, Sevgili Peygamber Efendimiz Buyurmuşlar: “Her kim ki, mümin kardeşinin bir defa dahi kalbini kırmış olsa, yetmiş defa Kâbe’yi yıkmış demektir.”
Kâlpler de Allah’ın evi olduğuna göre, yıkmak - kırmak yerine, yapmak - kazanmak ne güzel, ne mutlu. Ama nasıl? Sadece ve sadece sevgi ekerek... Sevginin ekildiği yer ise, sadece ve sadece gönüllerdir, kâlplerdir.
Sevgi duygusudur, anlam katan insana. Sevgi ile insan bulur kendini. Sevgi ile sevgili olur her biri. Sevgiler de basamak, basamak. Eş, Çocuk, Anne-Baba, Vatan-Millet-Bayrak, Resul-ü Ekrem (s.a.v) ve zirvede Allah (c.c.) sevgisi...
Ve işte bu hafta istedim ki sizlerle, o kâlplerdeki bulunmaz menbaa, sevgi üzerine konuşalım. Çünkü hangi çağda olursa olsun sevgiyi kimse eskitememiştir. Bir bakıma hayatın anlamıdır, “sevgi” dediğimiz şey. Kolayı gören o, birliği, dirliği, hoşgörüyü sağlayan o. “Sevgi” deyince de akla hemen Yunus’umuz gelmiyor mu? Yunus Emre, bunu en sade kelimelerle, insan hayatının adeta bir şemasını çizerek anlatıvermiş ve demiş ki:
Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım,
Sevelim, sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.
Bize en çok neyin lâzım olduğunu bildiriyor, Yüzyıllar öncesinden.
Ve ekliyor, Gönül ehli, Sevgi ustası Yunus Emre :
Ben gelmedim kavga için,
Benim işim sevgi için,
Dostun evi gönüllerdir,
Gönüller yapmaya geldim,
Evet, Yunus Emre sevginin kaynağına, “Yaratan”ı koymuş ve demiş ki, “Yaratılmışı severiz, yaratandan ötürü”. İnce hassasiyete bakın, şiir niteliğine bakın, seçilmiş kelimelere bakın, söze bakın, sanki terazide tartmışta koymuş yerine. Adeta ruhları kamaştırıyor. Sevgi, dostluk, merhamet, şefkat, güven gibi insanları kaynaştıran, birleştirici duygularla saran Yunus Emre, neler söylememiş ki sevgi üzerine... Ne kadar okursanız, okuyunuz, Yunus’tan doyamazsınız. Bakın ne diyor:
Bir kez gönül kırdın ise, Bir kez gönül yaptın ise, Aksakallı Hoca,
Bu kıldığın namaz değil, Er eteğin tuttun ise, Bilmez ki hali nice,
Yetmişiki millet dahi, Bir kez hayır ettin ise, Emek vermesin Hacca,
Elin yüzün yumaz değil. Birine bin az değil. Bir gönül yıkar ise.
Ne diyelim... Yunus söylüyor, biz dinliyoruz.
Çevremize baktığımız zaman herşeyin sevgi üzerine yaratıldığını, sevgi düşünüp, sevgi konuştuğunu gö-rürüz adeta... Suların şırıltısında bile sevgi yok mudur? Kuşların ötüşü bile sevgi ile değil midir? Böceklerin sesi bile sevgi şarkıları değil midir? Bülbül bile nağmelerini sevgi üzerine yapmaz mı? Rüzgârın esişindeki uğultu bile sevgi ritmi değil midir?
Allah’ın yarattığı her şeyi seven ve her şeye sevgi ve hoşgörüyle bakan Yunus Emre, sevginin gönül işi olduğunu ifade etmektedir. Bu evrende, her şey, ama her şey sevgi düşünür, sevgi konuşur, sevgi vad eder. Bu sebeple, evrene bir sevgi senfonisi gözüyle bakılabilir. Ayrı ayrı ses ve soluklar, tek ve çift bütün nağmeler öyle bir ritim içinde akıp gider ki bunu görmemek, anlamamak mümkün değildir.
Sevgi olmasa, dünya dönmezdi, yıldızlar yanmazdı.
Sevgi olmasa, güneş var gücüyle kendini yakmazdı.
Sevgi olmasa, ay şekilden şekile girip böyle güzelleşmezdi.
Sevgi olmasa, Allah-ü Teala O Resul-ü Ekrem Muh-ammed Mustafa’yı yaratmazdı.
Sevgi olmasa, Allah, kendini bizlere sevdirip, aşkıyla kendini aratmazdı.
Sevgi olmasa, her sabah güneş doğmaz kainatı aydınlatmazdı.
Sevgi olmasa, İnsanlar birbirini yerdi.
Sevgi olmasa, bu hayat çekilmezdi.
Biz inanıyoruz ki Cenab-ı Allah, yarattığı her kulunun kalbini, Allah’ın evi mesabesinde görmüş, göstermiş, kullarının kalbinin kırılmasını yasaklamış, kul hakkını büyük haklardan kabul buyurmuşlardır.
İki cihan serveri, Sevgili Peygamber Efendimiz Buyurmuşlar: “Her kim ki, mümin kardeşinin bir defa dahi kalbini kırmış olsa, yetmiş defa Kâbe’yi yıkmış demektir.”
Kâlpler de Allah’ın evi olduğuna göre, yıkmak - kırmak yerine, yapmak - kazanmak ne güzel, ne mutlu. Ama nasıl? Sadece ve sadece sevgi ekerek... Sevginin ekildiği yer ise, sadece ve sadece gönüllerdir, kâlplerdir.
Sevgi duygusudur, anlam katan insana. Sevgi ile insan bulur kendini. Sevgi ile sevgili olur her biri. Sevgiler de basamak, basamak. Eş, Çocuk, Anne-Baba, Vatan-Millet-Bayrak, Resul-ü Ekrem (s.a.v) ve zirvede Allah (c.c.) sevgisi...
Ve işte bu hafta istedim ki sizlerle, o kâlplerdeki bulunmaz menbaa, sevgi üzerine konuşalım. Çünkü hangi çağda olursa olsun sevgiyi kimse eskitememiştir. Bir bakıma hayatın anlamıdır, “sevgi” dediğimiz şey. Kolayı gören o, birliği, dirliği, hoşgörüyü sağlayan o. “Sevgi” deyince de akla hemen Yunus’umuz gelmiyor mu? Yunus Emre, bunu en sade kelimelerle, insan hayatının adeta bir şemasını çizerek anlatıvermiş ve demiş ki:
Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım,
Sevelim, sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.
Bize en çok neyin lâzım olduğunu bildiriyor, Yüzyıllar öncesinden.
Ve ekliyor, Gönül ehli, Sevgi ustası Yunus Emre :
Ben gelmedim kavga için,
Benim işim sevgi için,
Dostun evi gönüllerdir,
Gönüller yapmaya geldim,
Evet, Yunus Emre sevginin kaynağına, “Yaratan”ı koymuş ve demiş ki, “Yaratılmışı severiz, yaratandan ötürü”. İnce hassasiyete bakın, şiir niteliğine bakın, seçilmiş kelimelere bakın, söze bakın, sanki terazide tartmışta koymuş yerine. Adeta ruhları kamaştırıyor. Sevgi, dostluk, merhamet, şefkat, güven gibi insanları kaynaştıran, birleştirici duygularla saran Yunus Emre, neler söylememiş ki sevgi üzerine... Ne kadar okursanız, okuyunuz, Yunus’tan doyamazsınız. Bakın ne diyor:
Bir kez gönül kırdın ise, Bir kez gönül yaptın ise, Aksakallı Hoca,
Bu kıldığın namaz değil, Er eteğin tuttun ise, Bilmez ki hali nice,
Yetmişiki millet dahi, Bir kez hayır ettin ise, Emek vermesin Hacca,
Elin yüzün yumaz değil. Birine bin az değil. Bir gönül yıkar ise.
Ne diyelim... Yunus söylüyor, biz dinliyoruz.
Çevremize baktığımız zaman herşeyin sevgi üzerine yaratıldığını, sevgi düşünüp, sevgi konuştuğunu gö-rürüz adeta... Suların şırıltısında bile sevgi yok mudur? Kuşların ötüşü bile sevgi ile değil midir? Böceklerin sesi bile sevgi şarkıları değil midir? Bülbül bile nağmelerini sevgi üzerine yapmaz mı? Rüzgârın esişindeki uğultu bile sevgi ritmi değil midir?
Allah’ın yarattığı her şeyi seven ve her şeye sevgi ve hoşgörüyle bakan Yunus Emre, sevginin gönül işi olduğunu ifade etmektedir. Bu evrende, her şey, ama her şey sevgi düşünür, sevgi konuşur, sevgi vad eder. Bu sebeple, evrene bir sevgi senfonisi gözüyle bakılabilir. Ayrı ayrı ses ve soluklar, tek ve çift bütün nağmeler öyle bir ritim içinde akıp gider ki bunu görmemek, anlamamak mümkün değildir.
Sevgi olmasa, dünya dönmezdi, yıldızlar yanmazdı.
Sevgi olmasa, güneş var gücüyle kendini yakmazdı.
Sevgi olmasa, ay şekilden şekile girip böyle güzelleşmezdi.
Sevgi olmasa, Allah-ü Teala O Resul-ü Ekrem Muh-ammed Mustafa’yı yaratmazdı.
Sevgi olmasa, Allah, kendini bizlere sevdirip, aşkıyla kendini aratmazdı.
Sevgi olmasa, her sabah güneş doğmaz kainatı aydınlatmazdı.
Sevgi olmasa, İnsanlar birbirini yerdi.
Sevgi olmasa, bu hayat çekilmezdi.