gerede panayırı [email protected] 05/10/2021
Her Eylül ayında biz Geredeliler olarak, yakın uzak dostlar, kaynaşır bir araya geliriz. Eylülün üçüncü haftası, bir gelenektir yaşanır yüzyılları aşan bir gelenek, Gerede Panayırı.
Her yıl Eylül ayının üçüncü haftası ( Cuma, Cumartesi, Pazar ) ve Ekim ayının birinci haftası (Cuma, Cumartesi, Pazar) üçer gün olmak üzere panayır kurulur.
Panayır, bildiğimiz pazarın büyüğü, fuarların küçüğü, ürünlerin sergilendiği, alışveriş yapıldığı, turizmin canlandığı, ticaretin arttığı, barış ve kardeşliğin kuvvetlendiği, kaynaşmanın sağlandığı bir faaliyettir. Panayır Gerede’de kışın habercisi, kış hazırlıkları için yoğun faaliyetlerin yaşandığı, alışveriş ortamı. Adı Gerede Hayvan ve Emtia Panayırı, her yıl tekrarlanır. Şöyle etrafımıza bakıyoruz da, Gerede kadar geleneklerine sadık ve terk etmeyen başka belde yok gibi geliyor bana, ne dersiniz?
Panayırlardır bizi bir araya getiren, gurbetten yılda iki defa yapılan etkinlik uzaktaki dostlarımızın Gerede’ye gelmesine ve onlarla tekrar kucaklaşmamıza vesile oluyor. Gerede içerisindeki insanımızdan çok dışarıya insan göndermiş bir belde.
Panayır, Gerede’nin geleneğidir, kültürüdür. Her yıl iki defa panayır kurulur. Gerede’de. Yüzyıllara varan geçmişi var. Ne zaman başladığı ise bilinmiyor. Tarihi Türk Gerede ile eşdeğer. Gerede’nin Türkleşmesi de 1071 Malazgirt ardından Anadolu’ya akan Oğuz boylarının Obalarından meydana gelmiştir. İşareti öncüsü ise Esentepe’de Meftun Ramazan Dede, Gerede’nin Oğuz Soyundan geldiğinin en kesin delilidir. Köylerimizin birçoğunun isminin hala Oğuz boylarının ismini taşıması, bizim özbeöz Ertuğrul Gazi'nin yakın akrabası olduğumuzu gösteriyor. İşte Gerede Panayırı da Türklüğün Anadolu’ya geldikten, yerleştikten itibaren yaşaması ile hayat tarzı ile yakından ilgili. Çünkü Gerede'nin, Tarihi İpek yolunun üzerinde bulunuşu, her türlü malın geçtiği yol üzerinde bulunması sebebiyle, ihtiyaç duyulan emtianın sağlanması kolaylığı ve diğer bir yandan da Türklerin yaşayış tarzının getirdiği bir sonuç. Türklerin Anadolu’ya geldikten itibaren yerleşik hayata geçtiğini bir kez daha vurgulayalım. Bu yerleşme kışın kışlak, yazın yaylak şeklinde tebarüz ediyordu. Önceleri Obalar çadırlarda idi. Anadolu’ya geldikten itibaren obalar, köyleri yani kışlakları meydana getirdi. Ama yaylaklardan da vazgeçilmiyordu. Çünkü bu bir gelenekti, hem de bir hayat tarzıydı. Asıl sebebi ise geçim tarzının, hayat tarzının hayvancılık olmasıydı. Ve şimdi hayvancılığa tarım ekleniyordu. Yazın tarlalar ve bahçeler ekili dikili iken hayvanlar yaylaya gür çayırlara çıkarılır, yaz boyunca yaylaklarda kalınır, yaşanılırdı. İşte Panayırda hasat sonu, güz sonu ve yayla sonu kurulan büyük bir pazardı. Hayvanlar ve hayvansal ürün fazlası tarım ürünleri satılır, ihtiyacı olanlar, kış hazırlığı yapanlar, bu ürünlerin bol bulunduğu panayırı beklerlerdi. Bütün yaz tarım faaliyeti sonucu üretilen ürünlerde panayıra ulaştırılıp böylece panayır dünden bugüne çeşitli ekonomik faaliyetlerin sonucu ürünlerin sergilendiği ve satıldığı alışveriş merkezi şekline bürünmüş günümüze ulaşmış. Ama gel zaman git zaman ekonominin çarklarının dönüşü gereği köylerimiz büyük iş merkezlerine akmış, geri kalan nüfus ise etkinliğe devam etse de, havansal ve tarımsal ürünler ekonomik değer olmaktan çıkmış, ancak köylerin ve yaylaların hâlâ meskun nüfusu sayesinde yaylalar yine şenleniyor, köyler yine cıvıl cıvıl ve panayırın anlamını, kavramını, sembol olma görevini zamana inat hâlâ sürdürmekteler. Bununla birlikte bahsetmeden geçemeyeceğim, Gerede’mizin geleneksel iş kolları, esnafı da bakırcılık ve demircilik mesleğiyle önemi azalsa da zamana inatla sürdürülüyor ve panayırda yüz akı eserlerle karşımıza çıkıyorlar. Bakalım daha ne kadar sürdürebilecekler. Tebrik etmek lazım hepsini.
Panayır bir kültürdür Gerede’ye has. Eylül ayının üçüncü haftası Cuma, Cumartesi, Pazar günleri kurulur. İlk gün tavuk-ördek ama mutlaka kızarmış kaz almaya gidilir, Sabahın erken saatlerinde. Sonra önemine göre Yağ-Peynir-Yoğurt-Keş gibi hayvansal ürünler ile pirinç-bulgur-mercimek-patates-soğan-kavun gibi tarım ürünleri incelenir veya uygun bulunmuşsa alınır. Panayır çevresindedir, bu ürünleri alabileceğimiz yerler. Alışveriş için yapılan ve esnafın belediyeden kiraladığı dükkanlarda ise şekerciler sıralanmıştır. Sonra Bakırcılar, Demirciler sonra Halıcılar, Ayakkabıcılar orta kısmında ise tuhafiye, konfeksiyon yer alır. Cumartesi-Pazar daha çok bayanlar, komşuları ile birlikte ihtiyaç oranında kalite ve fiyatına göre alışveriş yaparlar.
Panayır Turizmdir. Gezmek, görmek, eğlenmek, alışveriş yapmak isteyenler için güzel bir fırsattır, imkândır, harekettir. Gerek mal satmak için, gerek mal almak için ve gerekse gezmek için bir hareket, bir canlılık getirirler Gerede’ye. Bu alışveriş kendine özgü sembollerini de oluşturmuştur. Köfter-Cevizli Helva-Kızarmış Kaz-Bakır İbrik aranan ve en çok satılan ve alınan ürünlerdir. Hatta gelemeyenlere bu ürünler hediye olarak gönderilir, böylece Gerede hatırlatılır, tanıtılır.
Panayır Özlemdir, geçmişe duyulan. Gelecekten beklenen büyük gözüyle, genç gönlüyle, çocuk rüyası ile bir yıl boyunca panayır beklenir. Elinden şiş, iplik eksik olmayan anneler, teyzeler, halalar, anneanneler, babaanneler el emeği, göz nuru işlemeli, motifli yün çorap-çetik-ilif-başlık gibi ürünleri biriktirirler ve panayıra getirirler, belli bir yerde sergilerler ve ürünlerini satarlar, ne kadar da kıymetlidir o ürünler ve o ürünlere verilen para, öyle kıymetlidir ki o para, o paralar, panayırdan eve dönerken, kızına, oğluna, gelinine, damadına, torunlarına hediye alacaktır. Sevinecektir ev halkı, ama asıl sevinen ise hediye sahibidir. Panayır özlemdir, delikanlılar, genç kızlar gezecekler, kendilerince eğlenecekler, nişanlılar, yeni evliler ilk defa cemiyette görünecekler, Çocuklar ise atlı karınca, dönme dolap, çarpışan oto hayalindedirler. Bu yüzden büyükler sürüklenirler mini lunaparka.
Panayır bir ekonomidir, sergidir, el emeği, göz nuru ürünler görücüye çıkar. Sergilenen alışveriş için, canlı hayvanlar, büyükbaş, küçükbaş, kümes hayvanları satılır. Çocukluğumu hatırlıyorum da, panayır yerinin eteğindeki yamaçlar bembeyaz koyun sürüleri ile dolardı. Onların etrafında da büyükbaş hayvan sürüleri vardı. Hatta yakın zamana kadar koyun ve sığır kesilir, eti satılırdı. Günümüzde ise genellikle sadece kümes hayvanları kesilmiş, kızarmış olarak satılıyor. Tabi ki özellikle de kızarmış kaz satılıyor. Adeta panayırın sembolüdür. Kızarmış kaz. Bu yüzden de alıcısı çoktur, fiyatı da yüksektir. Ama olsun yılda bir defa değil mi? Yüksekse yüksek ne yapalım, nefistir körlenecek olan. Köftere gelince, köfter Beypazarılıdır ama Gerede de tanınmıştır. Beypazarı’nda yapılır, Gerede de satılır. O kadar çok satılır ki bilmeyen köfteri Gerede de yapılıyor zanneder. Gerede şekerci esnafının yüz akı el emeği göz nuru Cevizli Helvası meşhurdur. Serti ve yumuşağı olmak üzere iki çeşittir, anlamlı hediyedir.
Yine miktarı azalsa da, ticari faaliyet olarak önemi azalsa da, Koyun yünü panayır da yerini alır. Yatak için, yorgan için bütün bir yıl alıcı panayırı bekler. Ayrıca yayladan panayıra tuzlu tereyağı da gelmiştir. Tuzlu keş bolca yapılır, panayıra getirilir, satılır. Alanlar sandıklarla bu keşleri ve Karadeniz sahilindeki yerleşim merkezlerine götürürler. Az miktarda gelen yağlı keş ise kahvaltılık için kapışılır.
Bayramlar nasıl çocuklar içinse, panayırın da asıl tadını çıkaran, büyüyünce tatlı hatıralarla bu kültürü kana kana, doya doya anlatacak olan çocuklardır. Kimler hatırlamaz ve çocuklara özenmez ki. Pamuk helvalar, uçan balonlar, kangal şekerler, oyuncaklar, lunapark, harçlıkları silip süpürmüyor mu? Ama olsun, Dedeler, Babaanneler, Anneanneler, Büyükbabalar, Amcalar, Dayılar, Babalar sağ olsun.
Ümit edilir ki asırların bize yüklediği misyon geleneklerimizle oluşan Sosyal ve Kültürel hayatımızın mirası uygulanarak, yaşanarak bizden sonraki nesillere de aktarılmasıdır. Bunun için de kültürel değerlerimizin korunarak, töremize, tarihimize, mirasımıza sahip çıkarak geleceğe taşınması, aktarılması, ahde vefa borcumuzdur.
Gerede adı layık olduğu yerde olacak, zamana karşı gelecekte değişmeden özelliklerini koruyarak yerini alacak. Ümit ve temennisiyle misyonumuza sahip olalım diyorum.
Her yıl Eylül ayının üçüncü haftası ( Cuma, Cumartesi, Pazar ) ve Ekim ayının birinci haftası (Cuma, Cumartesi, Pazar) üçer gün olmak üzere panayır kurulur.
Panayır, bildiğimiz pazarın büyüğü, fuarların küçüğü, ürünlerin sergilendiği, alışveriş yapıldığı, turizmin canlandığı, ticaretin arttığı, barış ve kardeşliğin kuvvetlendiği, kaynaşmanın sağlandığı bir faaliyettir. Panayır Gerede’de kışın habercisi, kış hazırlıkları için yoğun faaliyetlerin yaşandığı, alışveriş ortamı. Adı Gerede Hayvan ve Emtia Panayırı, her yıl tekrarlanır. Şöyle etrafımıza bakıyoruz da, Gerede kadar geleneklerine sadık ve terk etmeyen başka belde yok gibi geliyor bana, ne dersiniz?
Panayırlardır bizi bir araya getiren, gurbetten yılda iki defa yapılan etkinlik uzaktaki dostlarımızın Gerede’ye gelmesine ve onlarla tekrar kucaklaşmamıza vesile oluyor. Gerede içerisindeki insanımızdan çok dışarıya insan göndermiş bir belde.
Panayır, Gerede’nin geleneğidir, kültürüdür. Her yıl iki defa panayır kurulur. Gerede’de. Yüzyıllara varan geçmişi var. Ne zaman başladığı ise bilinmiyor. Tarihi Türk Gerede ile eşdeğer. Gerede’nin Türkleşmesi de 1071 Malazgirt ardından Anadolu’ya akan Oğuz boylarının Obalarından meydana gelmiştir. İşareti öncüsü ise Esentepe’de Meftun Ramazan Dede, Gerede’nin Oğuz Soyundan geldiğinin en kesin delilidir. Köylerimizin birçoğunun isminin hala Oğuz boylarının ismini taşıması, bizim özbeöz Ertuğrul Gazi'nin yakın akrabası olduğumuzu gösteriyor. İşte Gerede Panayırı da Türklüğün Anadolu’ya geldikten, yerleştikten itibaren yaşaması ile hayat tarzı ile yakından ilgili. Çünkü Gerede'nin, Tarihi İpek yolunun üzerinde bulunuşu, her türlü malın geçtiği yol üzerinde bulunması sebebiyle, ihtiyaç duyulan emtianın sağlanması kolaylığı ve diğer bir yandan da Türklerin yaşayış tarzının getirdiği bir sonuç. Türklerin Anadolu’ya geldikten itibaren yerleşik hayata geçtiğini bir kez daha vurgulayalım. Bu yerleşme kışın kışlak, yazın yaylak şeklinde tebarüz ediyordu. Önceleri Obalar çadırlarda idi. Anadolu’ya geldikten itibaren obalar, köyleri yani kışlakları meydana getirdi. Ama yaylaklardan da vazgeçilmiyordu. Çünkü bu bir gelenekti, hem de bir hayat tarzıydı. Asıl sebebi ise geçim tarzının, hayat tarzının hayvancılık olmasıydı. Ve şimdi hayvancılığa tarım ekleniyordu. Yazın tarlalar ve bahçeler ekili dikili iken hayvanlar yaylaya gür çayırlara çıkarılır, yaz boyunca yaylaklarda kalınır, yaşanılırdı. İşte Panayırda hasat sonu, güz sonu ve yayla sonu kurulan büyük bir pazardı. Hayvanlar ve hayvansal ürün fazlası tarım ürünleri satılır, ihtiyacı olanlar, kış hazırlığı yapanlar, bu ürünlerin bol bulunduğu panayırı beklerlerdi. Bütün yaz tarım faaliyeti sonucu üretilen ürünlerde panayıra ulaştırılıp böylece panayır dünden bugüne çeşitli ekonomik faaliyetlerin sonucu ürünlerin sergilendiği ve satıldığı alışveriş merkezi şekline bürünmüş günümüze ulaşmış. Ama gel zaman git zaman ekonominin çarklarının dönüşü gereği köylerimiz büyük iş merkezlerine akmış, geri kalan nüfus ise etkinliğe devam etse de, havansal ve tarımsal ürünler ekonomik değer olmaktan çıkmış, ancak köylerin ve yaylaların hâlâ meskun nüfusu sayesinde yaylalar yine şenleniyor, köyler yine cıvıl cıvıl ve panayırın anlamını, kavramını, sembol olma görevini zamana inat hâlâ sürdürmekteler. Bununla birlikte bahsetmeden geçemeyeceğim, Gerede’mizin geleneksel iş kolları, esnafı da bakırcılık ve demircilik mesleğiyle önemi azalsa da zamana inatla sürdürülüyor ve panayırda yüz akı eserlerle karşımıza çıkıyorlar. Bakalım daha ne kadar sürdürebilecekler. Tebrik etmek lazım hepsini.
Panayır bir kültürdür Gerede’ye has. Eylül ayının üçüncü haftası Cuma, Cumartesi, Pazar günleri kurulur. İlk gün tavuk-ördek ama mutlaka kızarmış kaz almaya gidilir, Sabahın erken saatlerinde. Sonra önemine göre Yağ-Peynir-Yoğurt-Keş gibi hayvansal ürünler ile pirinç-bulgur-mercimek-patates-soğan-kavun gibi tarım ürünleri incelenir veya uygun bulunmuşsa alınır. Panayır çevresindedir, bu ürünleri alabileceğimiz yerler. Alışveriş için yapılan ve esnafın belediyeden kiraladığı dükkanlarda ise şekerciler sıralanmıştır. Sonra Bakırcılar, Demirciler sonra Halıcılar, Ayakkabıcılar orta kısmında ise tuhafiye, konfeksiyon yer alır. Cumartesi-Pazar daha çok bayanlar, komşuları ile birlikte ihtiyaç oranında kalite ve fiyatına göre alışveriş yaparlar.
Panayır Turizmdir. Gezmek, görmek, eğlenmek, alışveriş yapmak isteyenler için güzel bir fırsattır, imkândır, harekettir. Gerek mal satmak için, gerek mal almak için ve gerekse gezmek için bir hareket, bir canlılık getirirler Gerede’ye. Bu alışveriş kendine özgü sembollerini de oluşturmuştur. Köfter-Cevizli Helva-Kızarmış Kaz-Bakır İbrik aranan ve en çok satılan ve alınan ürünlerdir. Hatta gelemeyenlere bu ürünler hediye olarak gönderilir, böylece Gerede hatırlatılır, tanıtılır.
Panayır Özlemdir, geçmişe duyulan. Gelecekten beklenen büyük gözüyle, genç gönlüyle, çocuk rüyası ile bir yıl boyunca panayır beklenir. Elinden şiş, iplik eksik olmayan anneler, teyzeler, halalar, anneanneler, babaanneler el emeği, göz nuru işlemeli, motifli yün çorap-çetik-ilif-başlık gibi ürünleri biriktirirler ve panayıra getirirler, belli bir yerde sergilerler ve ürünlerini satarlar, ne kadar da kıymetlidir o ürünler ve o ürünlere verilen para, öyle kıymetlidir ki o para, o paralar, panayırdan eve dönerken, kızına, oğluna, gelinine, damadına, torunlarına hediye alacaktır. Sevinecektir ev halkı, ama asıl sevinen ise hediye sahibidir. Panayır özlemdir, delikanlılar, genç kızlar gezecekler, kendilerince eğlenecekler, nişanlılar, yeni evliler ilk defa cemiyette görünecekler, Çocuklar ise atlı karınca, dönme dolap, çarpışan oto hayalindedirler. Bu yüzden büyükler sürüklenirler mini lunaparka.
Panayır bir ekonomidir, sergidir, el emeği, göz nuru ürünler görücüye çıkar. Sergilenen alışveriş için, canlı hayvanlar, büyükbaş, küçükbaş, kümes hayvanları satılır. Çocukluğumu hatırlıyorum da, panayır yerinin eteğindeki yamaçlar bembeyaz koyun sürüleri ile dolardı. Onların etrafında da büyükbaş hayvan sürüleri vardı. Hatta yakın zamana kadar koyun ve sığır kesilir, eti satılırdı. Günümüzde ise genellikle sadece kümes hayvanları kesilmiş, kızarmış olarak satılıyor. Tabi ki özellikle de kızarmış kaz satılıyor. Adeta panayırın sembolüdür. Kızarmış kaz. Bu yüzden de alıcısı çoktur, fiyatı da yüksektir. Ama olsun yılda bir defa değil mi? Yüksekse yüksek ne yapalım, nefistir körlenecek olan. Köftere gelince, köfter Beypazarılıdır ama Gerede de tanınmıştır. Beypazarı’nda yapılır, Gerede de satılır. O kadar çok satılır ki bilmeyen köfteri Gerede de yapılıyor zanneder. Gerede şekerci esnafının yüz akı el emeği göz nuru Cevizli Helvası meşhurdur. Serti ve yumuşağı olmak üzere iki çeşittir, anlamlı hediyedir.
Yine miktarı azalsa da, ticari faaliyet olarak önemi azalsa da, Koyun yünü panayır da yerini alır. Yatak için, yorgan için bütün bir yıl alıcı panayırı bekler. Ayrıca yayladan panayıra tuzlu tereyağı da gelmiştir. Tuzlu keş bolca yapılır, panayıra getirilir, satılır. Alanlar sandıklarla bu keşleri ve Karadeniz sahilindeki yerleşim merkezlerine götürürler. Az miktarda gelen yağlı keş ise kahvaltılık için kapışılır.
Bayramlar nasıl çocuklar içinse, panayırın da asıl tadını çıkaran, büyüyünce tatlı hatıralarla bu kültürü kana kana, doya doya anlatacak olan çocuklardır. Kimler hatırlamaz ve çocuklara özenmez ki. Pamuk helvalar, uçan balonlar, kangal şekerler, oyuncaklar, lunapark, harçlıkları silip süpürmüyor mu? Ama olsun, Dedeler, Babaanneler, Anneanneler, Büyükbabalar, Amcalar, Dayılar, Babalar sağ olsun.
Ümit edilir ki asırların bize yüklediği misyon geleneklerimizle oluşan Sosyal ve Kültürel hayatımızın mirası uygulanarak, yaşanarak bizden sonraki nesillere de aktarılmasıdır. Bunun için de kültürel değerlerimizin korunarak, töremize, tarihimize, mirasımıza sahip çıkarak geleceğe taşınması, aktarılması, ahde vefa borcumuzdur.
Gerede adı layık olduğu yerde olacak, zamana karşı gelecekte değişmeden özelliklerini koruyarak yerini alacak. Ümit ve temennisiyle misyonumuza sahip olalım diyorum.