aile saadeti [email protected] 02/01/2018
Aile, milletlerin temelini teşkil eder. İnsanlık tarihinin en eski toplum kurumudur. Aile hayatı, iktisadi ve içtimai sebeplerle tarih boyunca genişlemiş, daralmış, anlayış değiştirmiş ama daima var olmuştur.
Aile, insan yapısının temel karakter olarak şekillendiği bir ahlak ve seciye müessesidir. Faziletli bir fert olabilmenin ilk şekli ailede verilir.
Aile, topraktan yaratılan insan çamurunun içinde pişerek şekil aldığı fazilet fırınıdır. Aile ocağında pişmemiş insan hamdır, tat vermez. Çiğliğinden çevresi rahatsız olur. Asalet duygusu insanlara aileden geçer. Bu duygu öyle bir fazilettir ki, aşılanmaz kökten sürer. Soysuza dünyanın en güzel elbisesini de giydirseniz, yine de çıplaktır.
Ailede belli bir şekil ve karakter kazanamamış insan, silik şahsiyeti ile çürük malzeme gibidir. Böyle bir malzeme ile sağlam bir iş nasıl yapılamazsa, fıtraten bozuk fertler ile de temiz bir toplum ve asil bir millet oluşamaz. Bu nedenle aileye, millet olarak arzuladığımız hedeflere bizi ulaştıracak vasıtaların tesis edildiği temel müessese olarak bakmalıyız. Öyle ki, o bozuksa, hiçbir müessese çalışmaz.
Ferdin cemiyetle bağını kuracak ve onu topluma hazırlayacak olan da ailedir. Hayata, gözlerini açtığı Aile yuvasının sıcaklığında yetişmeden, cemiyetin soğuk bağrında, sokağa düşen, ailesiz ferdin, toplumda tutunması mümkün değildir. Ailede huzur tadamadan cemiyete karışan fert, huzurun değerini hiçbir zaman bilemez. Sinirleri savaş halinde olup, ruhu ızdırap içinde kıvranırken, gözleri kin ve nefretle dolu böyle bir fert, cemiyet ve millet için asla huzur getiren bir amil olamaz.
Sıcak sımsıcak bir yuvada yetişen aile fertleri, sosyal bünyede her zaman sevilen, adından söz ettiren kimsedir. Aynı kişi işinde de aynı başarıyı yakalamıştır. Sosyal hayatta, işinde başarıyı yakalayan kişinin sırrı aile sıcaklığıdır, sevgi ortamıdır. İsterseniz, etrafınıza bir bakın, her iki örnekten de mutlaka görürsünüz.
Aile çeşitli sebeplerle zayıfladığı her durumda, kargaşa ve çok boyutlu sefalet yaygınlaşmaktadır. Aile bir bakıma kötülük ve iyiliklerin hem sebebi hem de sonucudur. Aile sağlıklı ise, toplumda iyilikler yaygınlaşır, aile bozulmuşsa toplum da bozulur.
Aile yuvasının, devamı için aileyi oluşturan fertlere bir takım mesuliyetler yüklenmiştir. Sevgili Peygamberimiz, hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar: “Hiçbir ana-baba, çocuğuna güzel ve yararlı bir eğitimden daha değerli bir miras bırakamaz.” “İnsanoğlu öldüğünde amel defteri kapanır. Ancak üç kimsenin defteri kapanmaz. Birincisi sadaka-i cariye sahipleri, ikincisi hayırlı ilim sahibi olup eser bırakanlar, üçüncüsü hayırlı evlat bırakanlar. Ana-babasına dua eden, ettiren evlat bırakanlar.
Ailelerin, sevgi bahçelerinin gelecekteki meyveleri çocuklara tatbik edilecek en iyi en güzel ve en tesirli terbiye, anaları, babaların ve diğer aile fertlerinin bizzat ve bilfiil örnek olmalarıdır. Çocukların edinmeleri arzu edilen güzel itiyatlar, güzel hareketler, ancak örnek olmak yoluyla onlara kazandırılabilir. Onların yanında katiyen kavga etmemeli, şaka dahi olsa, edebe ve ahlaka aykırı sözler sarf edilmemelidir.
Millet olarak, geleceğimize ümitle bakabilmek için sağlıklı, bilgili nesiller yetiştirmek, bunun için de aile müessesine azami önem vermek ve korumak mecburiyetinde olduğumuzu hiçbir zaman unutmamalıyız.
Güçlü aileden, millet güç alır. Güçlü milletten devlet güç alır. Güçlü devlet ise huzur, güven mutluluk demektir. Haysiyeti daim, şerefi yüksek, aile saadetleri dilerim.
“Biz ki her mevcudu yıktık, gayesiz bir fikr ile,
Yıkmadık bir şey bıraktık, sade bir şey: aile.
Hangi bir bünyanı mahvettik de ıslah eyledik?
İşte viran memleket, her yer delik, her yer deşik!
Bunların tamiri kâbil, olsa ciddiyet, sebat;
Lâkin, Allah etmesin, bir düşse ailât;
En kavi kollarla hatta kalkamaz, imkânı yok,
Kim ki 'kalkar' der, onun zerre iz'anı yok." M.Akif ERSOY - Safahat 225
Aile, insan yapısının temel karakter olarak şekillendiği bir ahlak ve seciye müessesidir. Faziletli bir fert olabilmenin ilk şekli ailede verilir.
Aile, topraktan yaratılan insan çamurunun içinde pişerek şekil aldığı fazilet fırınıdır. Aile ocağında pişmemiş insan hamdır, tat vermez. Çiğliğinden çevresi rahatsız olur. Asalet duygusu insanlara aileden geçer. Bu duygu öyle bir fazilettir ki, aşılanmaz kökten sürer. Soysuza dünyanın en güzel elbisesini de giydirseniz, yine de çıplaktır.
Ailede belli bir şekil ve karakter kazanamamış insan, silik şahsiyeti ile çürük malzeme gibidir. Böyle bir malzeme ile sağlam bir iş nasıl yapılamazsa, fıtraten bozuk fertler ile de temiz bir toplum ve asil bir millet oluşamaz. Bu nedenle aileye, millet olarak arzuladığımız hedeflere bizi ulaştıracak vasıtaların tesis edildiği temel müessese olarak bakmalıyız. Öyle ki, o bozuksa, hiçbir müessese çalışmaz.
Ferdin cemiyetle bağını kuracak ve onu topluma hazırlayacak olan da ailedir. Hayata, gözlerini açtığı Aile yuvasının sıcaklığında yetişmeden, cemiyetin soğuk bağrında, sokağa düşen, ailesiz ferdin, toplumda tutunması mümkün değildir. Ailede huzur tadamadan cemiyete karışan fert, huzurun değerini hiçbir zaman bilemez. Sinirleri savaş halinde olup, ruhu ızdırap içinde kıvranırken, gözleri kin ve nefretle dolu böyle bir fert, cemiyet ve millet için asla huzur getiren bir amil olamaz.
Sıcak sımsıcak bir yuvada yetişen aile fertleri, sosyal bünyede her zaman sevilen, adından söz ettiren kimsedir. Aynı kişi işinde de aynı başarıyı yakalamıştır. Sosyal hayatta, işinde başarıyı yakalayan kişinin sırrı aile sıcaklığıdır, sevgi ortamıdır. İsterseniz, etrafınıza bir bakın, her iki örnekten de mutlaka görürsünüz.
Aile çeşitli sebeplerle zayıfladığı her durumda, kargaşa ve çok boyutlu sefalet yaygınlaşmaktadır. Aile bir bakıma kötülük ve iyiliklerin hem sebebi hem de sonucudur. Aile sağlıklı ise, toplumda iyilikler yaygınlaşır, aile bozulmuşsa toplum da bozulur.
Aile yuvasının, devamı için aileyi oluşturan fertlere bir takım mesuliyetler yüklenmiştir. Sevgili Peygamberimiz, hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar: “Hiçbir ana-baba, çocuğuna güzel ve yararlı bir eğitimden daha değerli bir miras bırakamaz.” “İnsanoğlu öldüğünde amel defteri kapanır. Ancak üç kimsenin defteri kapanmaz. Birincisi sadaka-i cariye sahipleri, ikincisi hayırlı ilim sahibi olup eser bırakanlar, üçüncüsü hayırlı evlat bırakanlar. Ana-babasına dua eden, ettiren evlat bırakanlar.
Ailelerin, sevgi bahçelerinin gelecekteki meyveleri çocuklara tatbik edilecek en iyi en güzel ve en tesirli terbiye, anaları, babaların ve diğer aile fertlerinin bizzat ve bilfiil örnek olmalarıdır. Çocukların edinmeleri arzu edilen güzel itiyatlar, güzel hareketler, ancak örnek olmak yoluyla onlara kazandırılabilir. Onların yanında katiyen kavga etmemeli, şaka dahi olsa, edebe ve ahlaka aykırı sözler sarf edilmemelidir.
Millet olarak, geleceğimize ümitle bakabilmek için sağlıklı, bilgili nesiller yetiştirmek, bunun için de aile müessesine azami önem vermek ve korumak mecburiyetinde olduğumuzu hiçbir zaman unutmamalıyız.
Güçlü aileden, millet güç alır. Güçlü milletten devlet güç alır. Güçlü devlet ise huzur, güven mutluluk demektir. Haysiyeti daim, şerefi yüksek, aile saadetleri dilerim.
“Biz ki her mevcudu yıktık, gayesiz bir fikr ile,
Yıkmadık bir şey bıraktık, sade bir şey: aile.
Hangi bir bünyanı mahvettik de ıslah eyledik?
İşte viran memleket, her yer delik, her yer deşik!
Bunların tamiri kâbil, olsa ciddiyet, sebat;
Lâkin, Allah etmesin, bir düşse ailât;
En kavi kollarla hatta kalkamaz, imkânı yok,
Kim ki 'kalkar' der, onun zerre iz'anı yok." M.Akif ERSOY - Safahat 225