çanakkale'de nusret [email protected] 18/03/2014
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
M Akif ERSOY
Nusret Mayın Gemisi deyince, hepimizin aklına Çanakkale Savaşları gelir. Nusret Mayın Gemisi, Çanakkale’de yaptıklarıyla tarihin altın sayfalarında yerini almış, adını ölümsüzleştirmiştir. Nusret Mayın Gemisi ile ilgili olarak anlatılanlar hepimizin hafızasına kazınmıştır. O geminin, tarihteki yeri ve önemiyle ilgili olarak anlatılanlar Nusret’in, savaşın sonucunu etkilediğini, tarihin seyrini değiştirdiğini ve 18 Mart deniz zaferinin kazanılmasındaki yerini ve önemini gösterir.
Nusret Mayın Gemisi 3 Eylül 1914'te Çanakkale'ye gelmişti. Bu tekne dar alanlarda kolayca manevra yapabiliyor ve mayın alanları üzerinde güvenle dolaşabiliyordu. Çanakkale boğazında zaten önceden boğazı kesecek şekilde döşenmiş mayın hatları bulunmaktaydı. 6 Mart gecesi Cevat Bey, mayın grup komutanı Hafız Nazmi Bey'e "Oğlum, sana çok önemli bir görev veriyorum. Yarın akşam, Nusret'le son 26 mayını Erenköy Mevkii’nde kıyıya paralel olarak dökeceksin. Allah yardımcınız olsun." Bu sefer mayınların boğazı kesecek şekilde değil de kıyıya paralel olarak Erenköy Mevkii'ne dökülmesi fikri, mayın uzmanlarının ortaya çıkardıkları bir fikirdi. Nazmi Bey, ertesi gün Nusret mayın gemisi komutanlığı yapacak olan Tophaneli Yüzbaşı Hakkı'yı buldu. İki gün önce kalp krizi geçiren Nusret'ın genç komutanı Yüzbaşı Hakkı Bey, sağlığı için yerine bir başkasını görevlendirmeyi önceden Çanakkale müstahkem mevki komutanı Cevat Bey'in ısrarlarına rağmen, savaşın ve ülkenin sorumluluğunu omuzlarında duyarak görevi kabul etti. 7 Mart'ı 8'e bağlayan gece yarısı Nusret demir alarak Çanakkale'den uzaklaştı. Gemi daha önce döşenen mayın hatlarından geçiyor ve Erenköy Mevkii'ne giriyordu. Teker teker sessizce elinde kalan son 26 eski tip mayını suya bırakmaya başladı. Suya düşen her mayın belli bir sıra halinde belirlenen rota doğrultusunda dökülmüştü. Bir an için Nusret'in çok yakınında bir karaltı ortaya çıktı. Büyük bir düşman gemisinin projektörleri yandı. Karanlığı yaran projektör ışığı az öteden, hızla, üzerlerine doğru, denizi tarayarak geliyordu. Bu ışık silindiri ölüm kılıcına dönüşmüş, Nusret'in böğrüne saplanacaktı ki o an bir mucize gerçekleşti. Türk kıyılarından yanan bir projektör mucize yarattı. İki projektör şimdi göz gözeydiler. Beklenmedik bu ışık kavgası Nusret'e yaşam umudu verdi. Nusret, bu ışık çarpışmasının altından sessizce sıyrıldı. Çanakkale yönünde yol almaya başladı. Tehlike geçmiş verilen görev büyük bir başarıyla yapılmıştı. Nazmi Bey büyük bir sevinçle kader arkadaşını tebrik etmek istedi. Ancak Hakkı Bey cevap veremedi. Nusret mayın gemisinin başkomutanının hasta kalbi bu ışık savaşındaki heyecan dayanamamış, heyecan kasırgası içinde duruvermişti. Bu olaydan on gün sonra müttefik donanması saldırıya geçmişti. Savaş tam istediği şekilde, kontrollü olarak devam etmekteydi ki, birden ikmal için geri dönen gemilerde büyük patlamalar meydana gelmişti. Bunların nedeni, 7–8 Mart gecesinde dökülmüş ve bundan sonrada gerek düşman pilotlarının fark edemediği gerekse 17–18 Mart gecesi mayın gemilerinin yaptığı mayın kontrolünde bulunamayan Nusret'in mayınlarıydı. Düşmanın yüzen kaleleri birer birer batmaya başlamıştı.
Önce Bouvet 639 kişilik mürettebatı ile denizin derinliklerine gömüldü. Bu andan itibaren her şey ters gitmeye başlamıştı. Bouve'in battığı yerin yakınında manevra yapmakta olan Inflexible bir mayına çarptığını rapor etti ve üç dakika sonrada Irrestable'nda yana yatmakta olduğu görüldü. İtilaf Devletleri üç büyük savaş gemisini (Irrestable, Ocean, Bouvet) kaybetmiş, üç tanesi de (Inflexible, Golva, Suffen) ağır yaralanmış şekilde eldeki gücün üçte biri yitirilmişti. Nusret'in yapmış olduğu görev tarihi değiştirmişti. İtilaf donanması 18 Mart günündeki başarısızlıklarından çok şey öğrendiler. İngilizler bu yenilginin tüm faturasını son keşfini yapıp mayın yoktur raporunu veren pilota çıkardılar ve onu idam ettiler.
1955 yılında "terhis edildikten" sonra, 1962 yılında satılarak şekli değiştirildi ve çeşitli deniz nakliyat şirketlerince "kuru yük gemisi" olarak kullanıldı. "Ekonomik ömrünü tamamladı" gerekçesiyle terk edildi ve 1990 yılı Nisan ayında Mersin Limanında battı. 1999 yılında Gönüllü kişilerce tekrar yüzdürüldü, "müze" olarak kullanılması için düzenlenen kampanyalara kimse ilgi göstermeyince “jilet” olmayı beklerken Tarsus Belediyesi tarafından alınarak restorasyonu yapılmış ve müze haline getirilmiştir.
Bahriye Nazırı Sir Winston Churchill “Birinci Büyük Savaşta binlerce savaş gemisi çeşitli denizlerde harekat yapmaktaydı. Fakat bunların hiçbirisi Nusret’ in döktüğü mayınlar kadar, savaşın devamına ve düşmanın geleceğine etkili olabilecek bir başarı gösterememişlerdir.”