izmir'in kurtuluşu (09/09/1922) [email protected] 09/09/2014
Türkiye Cumhuriyeti, kolay ulaşılmış, kolay doğmuş bir devlet değildir. Türk’ün ateşle imtihanından sonra, yani Milli mücadele sonunda, kurulmuştur. Canavarların dişinden kurtardığımız Vatanımız üzerinde artık dimdik ayakta idik, artık mirasımıza sahiptik. Ebedi devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin 91. Şeref yılını kutladığımız bu yıl 9 Eylül daha anlamlı, daha güzel, daha görkemli, zira O gün, - İzmir’e çekildi, Türk’ün bayrağı / Yeniden vatana, biz vatan dedik. Kim ne derse desin, kim ne isterse istesin, gasp edilen tapu senedimizi kimsenin, hiçbir zaman bizden alamayacağına delalettir. Bir defa daha tescilidir, bir defa daha teyididir, “Toprağı toprağımızdır, bulutu bulutumuzdur / Size öyle bir Yurt aldım ki, ebediyen Yurdumuzdur ” diyerek, nesillerden nesillere seslenen Sultan Alparslan atamıza ödenen şükran borcunun ifadesidir, 9 Eylül. Nesillerden nesillere miras kalsın, ebedi Vatan olsun, niyetiyle Şanlı Bayrağımız artık gönderindeydi. Başkomutan Gazi Mustafa Kemâl, Belkahve’de yorgunluk kahvesini içerken, şöyle diyecektir. “Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekât, Türk Ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam eserdir. Bu eser, Türk Milletinin hürriyet ve istiklâl düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri meydana getiren bir milletin evlâdı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan, mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur” Ve bir gazeteci sorar: “Paşam! Çok büyük ve eşsiz bir mücadeleyi zafere taşıdınız. Bundan sonra ne yapacaksınız” Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK’ün cevabı o günden bugünlere kulağımızda küpedir. “Çocuğum, savaşın küçüğünden çıktık, şimdi sıra büyüğünde. İşte şimdi asıl savaşın büyüğüne ve zorlusuna gireceğiz. O, yalnızlıkla, geri kalmışlıkla, cehaletle savaş. O, ayakta durma, kalkınma savaşı, O savaş, bir daha kimsenin bizi gözüne kestiremeyeceği, kısaca bize bir daha kimsenin sataşamayacağı güce, kudrete ulaşma savaşı” “ Ülkemizi, Milletimizi çağdaş medeniyet seviyesine çıkarmak, lâyık olduğumuz mertebede olmak, idealimiz olacaktır ”
İşte 91 yıldır, bunun kavgasını veriyoruz. Ama mutlaka kazanacağız, kazanmak zorundayız. Çalışmak, ilerleme düşüncesini daima taşımak zorundayız. Çünkü dünya durmuyor. Dünyada çok hızlı bir değişim süreci yaşanmakta, bu sürece uyum sağlayabilmek ise ülkeler için büyük önem arz etmektedir. Güçlü olmak, söz sahibi olmak, hiç kimsenin bizi alt edebileceğini aklından dahi geçiremeyeceği seviyede olmak zorundayız. Unutmamak için, dünü hatırlamak, hafızamızı yoklamak tarihte olan biteni hatırlamak yeter. Bunun için önemli dönüm noktası günler kutlanmalı, hatırlamak için kutlanmalı, rehavete kapılmamak ve dikkati dağıtmamak için kutlanmalı.
Hiç unutulmasın, asla hatırdan çıkarılmasın, 1922 kurtuluşundan 10 yıl önce sınırlarımız Adriyatik'ten Hint Okyanusu'na idi. 1921' de ise Polatlı, düşmanın top seslerini dinliyordu. Kurtuluş Mücadelesini hafife almak, vefasızlıktır, ufuksuzluktur, ruhsuzluktur. Onun için sakın Sultan Alparslan'ı, Sultan Alaaddin Keykubat'ı, Sultan II. Kılınçarslan'ı, Fatih'i, Yavuz'u, Kanuni'yi, Mustafa Kemal'i incitmeyelim. Milli vicdan, Milli konularda hataları kaldırmaz.
İşte 91 yıldır, bunun kavgasını veriyoruz. Ama mutlaka kazanacağız, kazanmak zorundayız. Çalışmak, ilerleme düşüncesini daima taşımak zorundayız. Çünkü dünya durmuyor. Dünyada çok hızlı bir değişim süreci yaşanmakta, bu sürece uyum sağlayabilmek ise ülkeler için büyük önem arz etmektedir. Güçlü olmak, söz sahibi olmak, hiç kimsenin bizi alt edebileceğini aklından dahi geçiremeyeceği seviyede olmak zorundayız. Unutmamak için, dünü hatırlamak, hafızamızı yoklamak tarihte olan biteni hatırlamak yeter. Bunun için önemli dönüm noktası günler kutlanmalı, hatırlamak için kutlanmalı, rehavete kapılmamak ve dikkati dağıtmamak için kutlanmalı.
Hiç unutulmasın, asla hatırdan çıkarılmasın, 1922 kurtuluşundan 10 yıl önce sınırlarımız Adriyatik'ten Hint Okyanusu'na idi. 1921' de ise Polatlı, düşmanın top seslerini dinliyordu. Kurtuluş Mücadelesini hafife almak, vefasızlıktır, ufuksuzluktur, ruhsuzluktur. Onun için sakın Sultan Alparslan'ı, Sultan Alaaddin Keykubat'ı, Sultan II. Kılınçarslan'ı, Fatih'i, Yavuz'u, Kanuni'yi, Mustafa Kemal'i incitmeyelim. Milli vicdan, Milli konularda hataları kaldırmaz.