gençlik ve gelecek II. [email protected] 05/06/2018
Cumhuriyetimiz, Büyük Atatürk tarafından, gençliğimize emanet edilmiştir. Cumhuriyeti, yükselterek sürdürmek her Türk Gencinin, Atasından aldığı vazifedir. Öyleyse, gençlerimize anne baba olarak, öğretmen olarak, cemiyet büyükleri olarak, onlara boş şeylerle değil, hoş şeylerle ilgilenin derken, uygulamalarımızla da örnek olmamız gerekiyor, onlara hedefler göstermemiz gerekiyor, onlara amaç yüklememiz gerekiyor, şuur yüklememiz gerekiyor, idealler vermemiz gerekiyor.
Gençliğe, şekil vermek, Millet olarak görevimiz. Önce Anne-Baba olarak, sonra öğretmen olarak, sonra cemiyet olarak görevimiz. Bu görev ihmal edilirse, Gençliğimiz tehlikede unutmayalım. Çocuklarımızın ve gençlerimizin en çok ihtiyacı olan, Milletimizin değerlerini yani geleneklerini, töresini, dilini, dinini, iyi yüklemek mecburiyetindeyiz, doğru yüklemek mecburiyetindeyiz. “Ağaç yaşken eğilir ” demiş atalarımız. Öyleyse Gençlerimiz bizimle geleceğe güvenle bakacak, yarınlar, eğer onlara şuur, ideal aşılayabilirsek, gurur tablosu olacak.
Başımızı iki elimiz arasına alıp, geçmişi, hali ve geleceği düşünerek, durum muhakemesi yapmamız gerekiyor. Gençliğin önüne gideceği, yürüyeceği istikamet çizmemiz gerekiyor. İşte o zaman genç, gençliğini dinine, Milletine hizmet ve itaate adayan olgun bir genç olur. Her türlü takdir ve övgünün üzerinde bir kişiliğe sahip bulunur. İşte o zaman genç yıkan, bozan değil, yapan onaran, birleştiren bir genç, çiğnemeyen ve çiğnetmeyen bir delikanlı olur.
Kişi ve toplum sağlığına zararlı olan kötü alışkanlıkların toplumda ne ölçüde yaygın olduğuna dair yeterli bilgi olmamakla birlikte, çeşitli araştırma ve gözlemler risk altındaki grupların çoğunluğunu, ergenlik ve üniversite çağı gençliğin, başka bir deyişle yaş ve ortam değişimini oluşturan gençliğin, olduğu ortaya çıkmaktadır.
Son yıllardaki olaylar ve gelişmeler ülkemizde sosyo-psikolojik bir ortam yaratmıştır. Gençlerin ve tüm ülke insanının bu durumdan kurtarılması ve geleceğe umutla bakılabilmesi, boş zamanların değerlendirilmesine yönelik sosyal, kültürel etkinlikler düzenlenmesi, bunun içinde spor tesisleri ve diğer imkânların sağlanması ile birlikte işsizliğin giderilmesi, eğitim seviyesinin yükseltilmesi gibi çalışmaların hızlandırılması ile mümkündür.
Sonuç olarak genel bir değerlendirme yapacak olursak bugün dünyayı tehdit eden tehlikelerin başında alkol ve uyuşturucu madde alışkanlığı gelmektedir. Örf ve adetlerimizle, aile geleneğimize rağmen ülkemiz, önümüzdeki yıllarda altından kalkamayacak hale gelmesi muhtemel bir uyuşturucu madde bağımlılığı tehdidi ile karşı karşıyadır. Uyuşturucu madde bağımlılığı, kişilerin her türlü maddi ve manevi değerlere olan saygısını yok ettiği gibi, Aidsin yayılmasında en önemli sebeplerden birisi olarak görülmektedir. Gerekli tedbirlerin, bugünden alınmaması halinde yarın çok geç olacaktır. Zira, zengin ve süper güç olan ülkeler bile, uyuşturucuya mağlup oldukları bölgelerde, geceleri sokak ve caddelerine, hakim olamamanın utancı ve çaresizliği içersindeler. Biz de güzel ülkemizin cadde ve sokakları gece çıkılmayacak hale gelmeden, bütün milli ve manevi değerlerimizi seferber etmeliyiz.
Çözüm; eğitim, eğitim, eğitim, kesintisiz, sürekli, her yerde eğitim. Anne-Babaların (Velilerin) eğitilmesi ve özellikle gençlerin boş zaman aktiviteleri ve eğitimleri şart görülmektedir. Anne-Babalar evlâtlarını güçleri yettiğince, kötü alışkanlıklardan korumak için çırpınıyorlar, ama bu koruma işini bir toplum, üzerine vazife olarak almadıkça ferdi gayretler sonuçsuz kalmaya mahkumdur.
Hepimiz maziden, atiye ulu bir çınarın dalları gibiyiz. Bir bütünün parçalarıyız. Hep beraber yarınlarımız, ümidimiz gençlerimizi yanlışlardan, tuzaklardan kurtarırsak, korursak, kötü alışkanlıklardan alıkoyarsak, “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” diyen Atatürk’ün istediği ve tarif ettiği, sağlam yürekli, sağlam karakterli, gençliği milli ve değerlerle mücehhez kılarsak, Türkiye Cumhuriyeti’ni emanet edeceğimiz gençliği hazırlamış oluruz.
Gençliğe, şekil vermek, Millet olarak görevimiz. Önce Anne-Baba olarak, sonra öğretmen olarak, sonra cemiyet olarak görevimiz. Bu görev ihmal edilirse, Gençliğimiz tehlikede unutmayalım. Çocuklarımızın ve gençlerimizin en çok ihtiyacı olan, Milletimizin değerlerini yani geleneklerini, töresini, dilini, dinini, iyi yüklemek mecburiyetindeyiz, doğru yüklemek mecburiyetindeyiz. “Ağaç yaşken eğilir ” demiş atalarımız. Öyleyse Gençlerimiz bizimle geleceğe güvenle bakacak, yarınlar, eğer onlara şuur, ideal aşılayabilirsek, gurur tablosu olacak.
Başımızı iki elimiz arasına alıp, geçmişi, hali ve geleceği düşünerek, durum muhakemesi yapmamız gerekiyor. Gençliğin önüne gideceği, yürüyeceği istikamet çizmemiz gerekiyor. İşte o zaman genç, gençliğini dinine, Milletine hizmet ve itaate adayan olgun bir genç olur. Her türlü takdir ve övgünün üzerinde bir kişiliğe sahip bulunur. İşte o zaman genç yıkan, bozan değil, yapan onaran, birleştiren bir genç, çiğnemeyen ve çiğnetmeyen bir delikanlı olur.
Kişi ve toplum sağlığına zararlı olan kötü alışkanlıkların toplumda ne ölçüde yaygın olduğuna dair yeterli bilgi olmamakla birlikte, çeşitli araştırma ve gözlemler risk altındaki grupların çoğunluğunu, ergenlik ve üniversite çağı gençliğin, başka bir deyişle yaş ve ortam değişimini oluşturan gençliğin, olduğu ortaya çıkmaktadır.
Son yıllardaki olaylar ve gelişmeler ülkemizde sosyo-psikolojik bir ortam yaratmıştır. Gençlerin ve tüm ülke insanının bu durumdan kurtarılması ve geleceğe umutla bakılabilmesi, boş zamanların değerlendirilmesine yönelik sosyal, kültürel etkinlikler düzenlenmesi, bunun içinde spor tesisleri ve diğer imkânların sağlanması ile birlikte işsizliğin giderilmesi, eğitim seviyesinin yükseltilmesi gibi çalışmaların hızlandırılması ile mümkündür.
Sonuç olarak genel bir değerlendirme yapacak olursak bugün dünyayı tehdit eden tehlikelerin başında alkol ve uyuşturucu madde alışkanlığı gelmektedir. Örf ve adetlerimizle, aile geleneğimize rağmen ülkemiz, önümüzdeki yıllarda altından kalkamayacak hale gelmesi muhtemel bir uyuşturucu madde bağımlılığı tehdidi ile karşı karşıyadır. Uyuşturucu madde bağımlılığı, kişilerin her türlü maddi ve manevi değerlere olan saygısını yok ettiği gibi, Aidsin yayılmasında en önemli sebeplerden birisi olarak görülmektedir. Gerekli tedbirlerin, bugünden alınmaması halinde yarın çok geç olacaktır. Zira, zengin ve süper güç olan ülkeler bile, uyuşturucuya mağlup oldukları bölgelerde, geceleri sokak ve caddelerine, hakim olamamanın utancı ve çaresizliği içersindeler. Biz de güzel ülkemizin cadde ve sokakları gece çıkılmayacak hale gelmeden, bütün milli ve manevi değerlerimizi seferber etmeliyiz.
Çözüm; eğitim, eğitim, eğitim, kesintisiz, sürekli, her yerde eğitim. Anne-Babaların (Velilerin) eğitilmesi ve özellikle gençlerin boş zaman aktiviteleri ve eğitimleri şart görülmektedir. Anne-Babalar evlâtlarını güçleri yettiğince, kötü alışkanlıklardan korumak için çırpınıyorlar, ama bu koruma işini bir toplum, üzerine vazife olarak almadıkça ferdi gayretler sonuçsuz kalmaya mahkumdur.
Hepimiz maziden, atiye ulu bir çınarın dalları gibiyiz. Bir bütünün parçalarıyız. Hep beraber yarınlarımız, ümidimiz gençlerimizi yanlışlardan, tuzaklardan kurtarırsak, korursak, kötü alışkanlıklardan alıkoyarsak, “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” diyen Atatürk’ün istediği ve tarif ettiği, sağlam yürekli, sağlam karakterli, gençliği milli ve değerlerle mücehhez kılarsak, Türkiye Cumhuriyeti’ni emanet edeceğimiz gençliği hazırlamış oluruz.