darülaceze [email protected] 22.01.2015
Milletimizin merhamet duygusunun, yardım etme hissini tam anlamıyla yansıtan, her türlü insanlık ayıbını yaşamış ve yaşatmış Avrupa’ya, insan hakları konusunda gerçek anlamda, gösterge ve ispat müessesi DARÜLACEZE yi anlatacağız bu yazımızda. Bu vakıf müessesi kuruluşumuz günümüz dünyasında eşi emsali bulunmayan bir müessese…
Cennet mekan, II.Abdülhamid, Osmanlı Hakanlar zincirinin ulularından. Bedelini cebinden ödeyerek, bundan 100 yıl önce inşa ettirdiği şefkat yuvası. Düşmanlarının, sevmeyenlerinin “Kızıl Sultan” adını taktıkları Sultan II. Abdülhamid, şimdi 117 yaşındaki şefkat yuvası eseri ile onlara sessizce insanlık dersi veriyor. Bu şefkat yuvası ile din,dil, ırk, cinsiyet, hiçbir farklılık gözetmeden “tebaa-i şahane”nin her ferdine uzanan yardım eli ile onlara insanlık dersi veriyor. Bünyesinde Cami, yanında Kilise, yanında Havra bulunan, inananların inandıkları gibi ibadet etmeleri bile düşünülmüş. Fakirlerin, acizlerin, hayatlarını mutluluk içinde sürdürebilecekleri bir aile yuvası… Hayatta tutunacak dalı kalmayanlara kucak açan müessese, 1895 den bu yana 30 bin çocuk, 50 bin kimsesiz yaşlı ve 80 bin sakat insana hizmet verdi, şefkat müessesi DARÜLACEZE… 100 yılda kimler geldi, kimler geçti Darülaceze’den…. Paşa hanımlarından, Rus Prenseslerine, emekli bürokratlardan, meşhur bestekarlara, kimsesiz bebeklerden, Bosna’lı yetimlere kadar…
100 yıl önce Kağıthane sırtlarında 28 dönümlük havadar alanda inşa edilen Darülaceze, bugün şehrin merkezinde Okmeydanı yanında asil bir abide gibi varlığını sürdürüyor. 1000 kişilik kapasiteli bu şefkat müessesi, çamaşırhane, hamam, fırın, kütüphane, soğuk hava deposu ve ibadethaneleri ile günümüzde de en iyi şekilde hizmet veriyor.
Hepimiz biliriz, bir çocuk için en güzel yuva, anne kucağıdır. Bir yaşlı için ise, çocuklarının ve torunlarının yanı. Peki ya kimsesi olmayanlar? Yüce Milletimiz asırlık çınarlar gibi kurduğu böyle müesseselerle onları hiç hatırdan çıkarmamış. Kendi çocukları, kendi anne-babaları gibi sahip çıkıp bakmışlar. Bayramlarda ilk olarak onları ziyaret etmişler, kendi ailesinden önce onlara kılık kıyafet almışlar. Darülaceze ile bu işi yüzyıl önce kurumsallaştırmışlar.
Dünyada bir benzeri daha olmayan Darülaceze, hizmet binaları ile İstanbul'un ve Türkiye'nin tarihi ve kültürel özelliklerini taşıyan vazgeçilmez bir sağlık ve sosyal yardım merkezi olarak bünyesinde halen 650 kişiyi barındırıyor. Barınan insan üç grup, kendi kendine bakamayan ve bakacak kimsesi olmayan yaşlılar, bakacak kimsesi olmayan bedensel engelliler, yaşları 0-6 grubundaki kimsesiz çocuklar. 400 de personeli var. İçinde yaşayanların kendi evleri olarak kabul ettiği Darülaceze'yi gezmediyseniz tavsiye ediyorum, İstanbul'a yolunuz düşerse bir uğrayın. İlla elinizi cebinize atmanız, yardımda bulunmanız gerekmez. Bir tatlı tebessüm, bir tatlı söz, oradakilerin beklediği…Dışarıdan beklenen, özlenen, istenen, en çok sevindiren olay, Ziyaret. Onlarla sohbet, onlarla vakit geçirmek, bile hayır sayılır, sadaka sayılır.
Bugün idari bakımdan İstanbul Belediye Başkanlığına bağlı, mali yönden özerk bir kuruluş olan Darülaceze'nin gelirinin büyük bir kısmı, zekat, fitre, adak ve kurban gibi yardımlardan meydana geliyor. Bunun yanı sıra, müesseseye hibe edilen gayrimenküllerin gelirleri, Denizcilik Bankasının biletlerinden %10 ve İstanbul'un eğlence yerlerinden Belediyenin aldığı verginin %10'u Darülaceze'nin toplam gelirini meydana getiriyor. Bu da şunu gösteriyor ki bu asırlık çınar yine Milletimizin yardım eli ile ayakta duruyor.
Yeri gelmişken Gerede'de de artık Darülaceze örneği bir huzur, bir şefkat yuvası var. Adını Esentepe'den alan "Esentepe Yaşlı ve Huzur Evi". 54 yaşlıya bakacak kapasitede, 29 çalışanı ile hepimize güven veren, bakıma ihtiyacı olan yaşlılarımızın huzur bulduğu, çatısı altındakilerin ihtimamla korunduğuna inandığımız, ömrünün sağlık ve duygusal yönden dikkat isteyen döneminde yaşlılarımızın müşfik ellerde olduğundan emin olduğumuz, asırlık çınar olmaya aday bir şefkat yuvası. Ne mutlu orada çalışanlara, ne mutlu orada barınanlara.
Boş vakitlerinizi, hoş geçirmek istiyorsanız, varlığınız ile işe yaramak istiyorsanız, uzaklara gitmenize gerek yok. Çıkın Esentepe'ye uğrayın Esentepe Huzurevi'ne. İnanın görevliler sizi kapıda karşılayacaklar, bundan en çok da Huzurevi yaşlıları mutlu olacaklar. Bu ziyareti bir defa yapınız. Sürekli yapmak isteyeceksiniz. Çünkü bu ziyaret ile yaşlılarla geçirilen vakit, yapılan sohbet sadece boş vakti hoş vakte çevirmek değil, aynı zaman da ziyaret edenin de faydalandığı, ibret aldığı, duygusal yönden kazanç sağladığı vakittir. Aslında sadakayı cariyedir yapılan. Peygamberimizin Hadisi Kutsi'si "Sizin en hayırlınız insanlara faydalı olandır" mucibince yapılan bu ziyaret aslında müslüman olmanın, inancımız üzere hareket etmenin ve örnek olmanın da gereğidir. Bu ziyaretten ziyadesiyle ziyaret sahibi yararlanır. Zira böyle bir ziyaret kalbi yumuşatır. İnsanı daha müşfik, daha merhametli, daha mutedil, daha anlayışlı, daha ağır başlı, daha olgun davranış sahibi yapar.
Aslında bir anlamda bu müesseseler milletimiz nezdinde merhamet ve şefkat duygularımızın en canlı göstergesi, kalbimizin attığı müşfik yuvalarımızdır. Allah varlıklarını daim eylesin.
Cennet mekan, II.Abdülhamid, Osmanlı Hakanlar zincirinin ulularından. Bedelini cebinden ödeyerek, bundan 100 yıl önce inşa ettirdiği şefkat yuvası. Düşmanlarının, sevmeyenlerinin “Kızıl Sultan” adını taktıkları Sultan II. Abdülhamid, şimdi 117 yaşındaki şefkat yuvası eseri ile onlara sessizce insanlık dersi veriyor. Bu şefkat yuvası ile din,dil, ırk, cinsiyet, hiçbir farklılık gözetmeden “tebaa-i şahane”nin her ferdine uzanan yardım eli ile onlara insanlık dersi veriyor. Bünyesinde Cami, yanında Kilise, yanında Havra bulunan, inananların inandıkları gibi ibadet etmeleri bile düşünülmüş. Fakirlerin, acizlerin, hayatlarını mutluluk içinde sürdürebilecekleri bir aile yuvası… Hayatta tutunacak dalı kalmayanlara kucak açan müessese, 1895 den bu yana 30 bin çocuk, 50 bin kimsesiz yaşlı ve 80 bin sakat insana hizmet verdi, şefkat müessesi DARÜLACEZE… 100 yılda kimler geldi, kimler geçti Darülaceze’den…. Paşa hanımlarından, Rus Prenseslerine, emekli bürokratlardan, meşhur bestekarlara, kimsesiz bebeklerden, Bosna’lı yetimlere kadar…
100 yıl önce Kağıthane sırtlarında 28 dönümlük havadar alanda inşa edilen Darülaceze, bugün şehrin merkezinde Okmeydanı yanında asil bir abide gibi varlığını sürdürüyor. 1000 kişilik kapasiteli bu şefkat müessesi, çamaşırhane, hamam, fırın, kütüphane, soğuk hava deposu ve ibadethaneleri ile günümüzde de en iyi şekilde hizmet veriyor.
Hepimiz biliriz, bir çocuk için en güzel yuva, anne kucağıdır. Bir yaşlı için ise, çocuklarının ve torunlarının yanı. Peki ya kimsesi olmayanlar? Yüce Milletimiz asırlık çınarlar gibi kurduğu böyle müesseselerle onları hiç hatırdan çıkarmamış. Kendi çocukları, kendi anne-babaları gibi sahip çıkıp bakmışlar. Bayramlarda ilk olarak onları ziyaret etmişler, kendi ailesinden önce onlara kılık kıyafet almışlar. Darülaceze ile bu işi yüzyıl önce kurumsallaştırmışlar.
Dünyada bir benzeri daha olmayan Darülaceze, hizmet binaları ile İstanbul'un ve Türkiye'nin tarihi ve kültürel özelliklerini taşıyan vazgeçilmez bir sağlık ve sosyal yardım merkezi olarak bünyesinde halen 650 kişiyi barındırıyor. Barınan insan üç grup, kendi kendine bakamayan ve bakacak kimsesi olmayan yaşlılar, bakacak kimsesi olmayan bedensel engelliler, yaşları 0-6 grubundaki kimsesiz çocuklar. 400 de personeli var. İçinde yaşayanların kendi evleri olarak kabul ettiği Darülaceze'yi gezmediyseniz tavsiye ediyorum, İstanbul'a yolunuz düşerse bir uğrayın. İlla elinizi cebinize atmanız, yardımda bulunmanız gerekmez. Bir tatlı tebessüm, bir tatlı söz, oradakilerin beklediği…Dışarıdan beklenen, özlenen, istenen, en çok sevindiren olay, Ziyaret. Onlarla sohbet, onlarla vakit geçirmek, bile hayır sayılır, sadaka sayılır.
Bugün idari bakımdan İstanbul Belediye Başkanlığına bağlı, mali yönden özerk bir kuruluş olan Darülaceze'nin gelirinin büyük bir kısmı, zekat, fitre, adak ve kurban gibi yardımlardan meydana geliyor. Bunun yanı sıra, müesseseye hibe edilen gayrimenküllerin gelirleri, Denizcilik Bankasının biletlerinden %10 ve İstanbul'un eğlence yerlerinden Belediyenin aldığı verginin %10'u Darülaceze'nin toplam gelirini meydana getiriyor. Bu da şunu gösteriyor ki bu asırlık çınar yine Milletimizin yardım eli ile ayakta duruyor.
Yeri gelmişken Gerede'de de artık Darülaceze örneği bir huzur, bir şefkat yuvası var. Adını Esentepe'den alan "Esentepe Yaşlı ve Huzur Evi". 54 yaşlıya bakacak kapasitede, 29 çalışanı ile hepimize güven veren, bakıma ihtiyacı olan yaşlılarımızın huzur bulduğu, çatısı altındakilerin ihtimamla korunduğuna inandığımız, ömrünün sağlık ve duygusal yönden dikkat isteyen döneminde yaşlılarımızın müşfik ellerde olduğundan emin olduğumuz, asırlık çınar olmaya aday bir şefkat yuvası. Ne mutlu orada çalışanlara, ne mutlu orada barınanlara.
Boş vakitlerinizi, hoş geçirmek istiyorsanız, varlığınız ile işe yaramak istiyorsanız, uzaklara gitmenize gerek yok. Çıkın Esentepe'ye uğrayın Esentepe Huzurevi'ne. İnanın görevliler sizi kapıda karşılayacaklar, bundan en çok da Huzurevi yaşlıları mutlu olacaklar. Bu ziyareti bir defa yapınız. Sürekli yapmak isteyeceksiniz. Çünkü bu ziyaret ile yaşlılarla geçirilen vakit, yapılan sohbet sadece boş vakti hoş vakte çevirmek değil, aynı zaman da ziyaret edenin de faydalandığı, ibret aldığı, duygusal yönden kazanç sağladığı vakittir. Aslında sadakayı cariyedir yapılan. Peygamberimizin Hadisi Kutsi'si "Sizin en hayırlınız insanlara faydalı olandır" mucibince yapılan bu ziyaret aslında müslüman olmanın, inancımız üzere hareket etmenin ve örnek olmanın da gereğidir. Bu ziyaretten ziyadesiyle ziyaret sahibi yararlanır. Zira böyle bir ziyaret kalbi yumuşatır. İnsanı daha müşfik, daha merhametli, daha mutedil, daha anlayışlı, daha ağır başlı, daha olgun davranış sahibi yapar.
Aslında bir anlamda bu müesseseler milletimiz nezdinde merhamet ve şefkat duygularımızın en canlı göstergesi, kalbimizin attığı müşfik yuvalarımızdır. Allah varlıklarını daim eylesin.