kızılay haftası [email protected] 05/11/2013
Bu hafta Kasım ayının bu ilk haftasında, haftanın önemine yakışan bir konuyu işleleyeceğiz. Bu Salı “Kızılay Haftası” üzerine sohbet edeceğiz.
Asil ve necip Milletimizin, eşsiz özelliklerinden birisi de yardımseverlik duygusudur. Sayısız güzellikteki özellikleridir ki onu yaşatır. Ona başka Milletler karşısında başkalık kazandırır. Buna şahit ise yüzyılları aşarak günümüze ulaşan ve hâlâ yaşayan kurumlarıdır. Bu kurumlar ki çimentomuzdur, birliğimizdir, beraberliğimizdir, mayamızdır, ruhumuzdur, özümüzdür, gözümüzdür. Onlar ihtiyaç duyulan alanda ve devirde, misyon oldular, milletin eli, milletin sesi oldular. Şifahaneler, İmarethaneler, Hanlar, Kervansaraylar, Darülaceze, Kızılay, Yeşilay, Çocuk Esirgeme Kurumu,vs. saymaya devam edersek uzayıp gider liste... Bu kurumlar sosyal izolasyonun tezahürü, sosyal hayatın dengesi, sosyal bünyedeki hataların tamirhaneleri... “ Komşusu açken, tok yatan bizden değildir.” “ Kendiniz için istediğinizi, mü’min kardeşiniz için de istemedikçe kâmil mü’min olamazsınız ” “ Veren el, alan elden üstündür ” “ Sağ elinizin verdiğini, sol eliniz duymasın ” Peygamber Efendimizin, Hadis-i Şerifleri ile geleneklerimizin örtüştüğü kurumlarımız. İşte bunlardan biri, Kızılay, 145 yaşında. Milletimizin dününü bugününü anlatan, gösteren yarınlara güven veren Hayır Müessesi. Milletimizin müşfik eli, hayırseverliğinin organize olmuş şekli.
11 Haziran 1868 tarihinde, Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa’nın himayelerinde Mekteb-i Tıbbiye Tatbikat Muallimi Miralay Dr. Abdullah Bey, Tıbbiye Nazırı Dr. Marko Paşa, Dr. Kırımlı Aziz Bey tarafından “ Mecruhin ve Mardayı Askeriyeye İmdat ve Muavenet Cemiyeti ” adı ile bugünkü Kızılay resmen kuruldu. 1877 yılında “ Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ” adını almıştır. 1923’te Cumhuriyetin ilânı ile “ Türkiye Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ” adını almış, 1935 yılından itibaren de bugünkü adı “ Türkiye Kızılay Cemiyeti ” şekliyle Büyük Atatürk’ten hediyedir.
Bu hafta 145. yılında Kızılay, milletimizin desteği ile Cumhuriyetimizin ulaştığı güçle, bugün güçlü, etkili ve saygın bir kuruluş haline gelmiştir.
Atalardan miras, devrolarak gelen bir söz var ya hani “ Allah, kimseyi Sel felâketi ile, Yangın felâketi ile, Deprem felâketi ile terbiye etmesin, imtihan etmesin ” İşte bu sözün hafifletici, serinletici, şifa dağıtıcı karşılığı Kızılay’dır.
Kızılay, yardım edecek olanla, yardıma ihtiyacı olanı karşılaştıran kurumdur, organizasyondur. İnsanı aşan, bütün tedbir ve hesapları alt üst eden, Sel-Yangın-Deprem gibi tabii afetlerde, mağdurların acısını sıkıntısını gidermek, karşılamak üzere milletin müşfik elinin temsilcisi olarak yanında yer alır.
Kızılay, hepimizin bildiği gibi barışta ve savaşta, her zaman ve her yerde, fakirlerin, felâketzedelerin, hastaların, kısacası yardıma ihtiyacı olan herkesin yanındadır. Barışta; giyecek ve yiyecek yardımı yapar. Fakir hastaların ücretsiz muayene ve tedavilerini yaparak, gerekli ilâçlarını da yine ücretsiz olarak verir. Ülkemizin herhangi bir yerinde meydana gelen yangın, deprem ve sel gibi afetlerde, felâkete uğrayanların yardımına koşarak, onların o andaki acil ihtiyaçlarına göre (çadır, battaniye, ilâç, kan, yiyecek, giyecek) yardımlarda bulunur. Savaşta ise; Kahraman ordumuzun yanında, gerekli her türlü yardımı yapmak üzere hazır olur.
Kızılayımız, bu görevlerin yanında, yarınımızın ümitleri olan gençlerimizi de unutmamaktadır. İşte onlar için, her sene Türkiye Kızılay Derneği tarafından, yurdun çeşitli yerlerinde, Gençlik ve Sağlık Kampları açılmaktadır. Bu kampların amacı; gençlerimizin eğitim ortamında, bir arada ve kardeşlik duyguları ile yaşamalarını sağlamak ve onların bu kardeşçe duygular içersinde kaynaşarak, çeşitli yönlerden eğitilmeleridir. Bu amaçla açılan Gençlik ve Sağlık Kamplarımızdan, her yıl binlerce gencimiz yararlanmaktadır. Bu kampların uluslar arası nitelikte olanlarında ise, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen, yabancı gençlerle de arkadaş olarak, gelecekteki dünya barışının sağlanması için, önemli bir temel atılmaktadır.
Bütün bunların yanında, Kızılayımızın, en önemli görevlerinden biri de, Kan ve Kan ürünlerinin temini ve dağıtımıdır. Bugün ülkemizin en önemli sorunlarından biri, kan ihtiyacıdır. Kan her zaman ihtiyaç duyulan, son derece hayati önem taşıyan ve sadece insandan temin edilebilen, başka türlü elde edilemeyen bir maddedir. Bu bakımdan kan bağışı konusu çok önemlidir. 18 ile 65 yaşları arasındaki sağlıklı her insan senede 4 defa kan verebilir. Kan vermenin hiçbir zararı yoktur. Tam tersine kan veren insanın vücudundaki kan hücrelerinin yenilenmesi ile kendi sağlığına faydası olur. Bunun yanında bir başka insanın hayatını kurtarmış olmanın ve dolayısı ile topluma ve yurduna faydalı olmanın sevinci ve gururu da vardır.
Nesillerin geleceğe hazırlandığı, sosyalleşmenin gereğinin uygulandığı okullarımızın tümünde eğitici çalışmalar uygulanır. Bunlardan biri de Kızılay Kolu çalışmalarıdır. Dayanışma duygusu, yardım etme rahatlığı, hem de kime yardım ettiğini bilmeden, yardım alan için de geçerli bu, kimin yardım ettiğini bilmeden, yardım almak; pul alarak, %55 okula %45 genel merkeze, okul ecza dolabına ilâçlar alınır. Kan grubu tespit kampanyaları, kan verme kampanyaları, duvar gazetesi çalışmaları, şiir-resim kompozisyon yarışmaları.... Bu çalışmalar öğrenci gözüyle ne kadar lüzumsuz gibi görünse de, mezun olup hayata atıldığı zaman okul atmosferinden hatıra olarak tadı unutulmayan izler yine bu hatıralarda saklıdır.
Bütün çabalar, uğraşmalar Kızılay’ı sevdirmek, yeni kuşaklara sevgi kaydırması yapmak ama hepsinden önemlisi, sevmeyi, paylaşmayı, yardımı, hayırseverliği öğretmek, bu yolda eğitmek.
Kızılay’ı tanıtmak için, tanımak gerekir.
Asil ve necip Milletimizin, eşsiz özelliklerinden birisi de yardımseverlik duygusudur. Sayısız güzellikteki özellikleridir ki onu yaşatır. Ona başka Milletler karşısında başkalık kazandırır. Buna şahit ise yüzyılları aşarak günümüze ulaşan ve hâlâ yaşayan kurumlarıdır. Bu kurumlar ki çimentomuzdur, birliğimizdir, beraberliğimizdir, mayamızdır, ruhumuzdur, özümüzdür, gözümüzdür. Onlar ihtiyaç duyulan alanda ve devirde, misyon oldular, milletin eli, milletin sesi oldular. Şifahaneler, İmarethaneler, Hanlar, Kervansaraylar, Darülaceze, Kızılay, Yeşilay, Çocuk Esirgeme Kurumu,vs. saymaya devam edersek uzayıp gider liste... Bu kurumlar sosyal izolasyonun tezahürü, sosyal hayatın dengesi, sosyal bünyedeki hataların tamirhaneleri... “ Komşusu açken, tok yatan bizden değildir.” “ Kendiniz için istediğinizi, mü’min kardeşiniz için de istemedikçe kâmil mü’min olamazsınız ” “ Veren el, alan elden üstündür ” “ Sağ elinizin verdiğini, sol eliniz duymasın ” Peygamber Efendimizin, Hadis-i Şerifleri ile geleneklerimizin örtüştüğü kurumlarımız. İşte bunlardan biri, Kızılay, 145 yaşında. Milletimizin dününü bugününü anlatan, gösteren yarınlara güven veren Hayır Müessesi. Milletimizin müşfik eli, hayırseverliğinin organize olmuş şekli.
11 Haziran 1868 tarihinde, Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa’nın himayelerinde Mekteb-i Tıbbiye Tatbikat Muallimi Miralay Dr. Abdullah Bey, Tıbbiye Nazırı Dr. Marko Paşa, Dr. Kırımlı Aziz Bey tarafından “ Mecruhin ve Mardayı Askeriyeye İmdat ve Muavenet Cemiyeti ” adı ile bugünkü Kızılay resmen kuruldu. 1877 yılında “ Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ” adını almıştır. 1923’te Cumhuriyetin ilânı ile “ Türkiye Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ” adını almış, 1935 yılından itibaren de bugünkü adı “ Türkiye Kızılay Cemiyeti ” şekliyle Büyük Atatürk’ten hediyedir.
Bu hafta 145. yılında Kızılay, milletimizin desteği ile Cumhuriyetimizin ulaştığı güçle, bugün güçlü, etkili ve saygın bir kuruluş haline gelmiştir.
Atalardan miras, devrolarak gelen bir söz var ya hani “ Allah, kimseyi Sel felâketi ile, Yangın felâketi ile, Deprem felâketi ile terbiye etmesin, imtihan etmesin ” İşte bu sözün hafifletici, serinletici, şifa dağıtıcı karşılığı Kızılay’dır.
Kızılay, yardım edecek olanla, yardıma ihtiyacı olanı karşılaştıran kurumdur, organizasyondur. İnsanı aşan, bütün tedbir ve hesapları alt üst eden, Sel-Yangın-Deprem gibi tabii afetlerde, mağdurların acısını sıkıntısını gidermek, karşılamak üzere milletin müşfik elinin temsilcisi olarak yanında yer alır.
Kızılay, hepimizin bildiği gibi barışta ve savaşta, her zaman ve her yerde, fakirlerin, felâketzedelerin, hastaların, kısacası yardıma ihtiyacı olan herkesin yanındadır. Barışta; giyecek ve yiyecek yardımı yapar. Fakir hastaların ücretsiz muayene ve tedavilerini yaparak, gerekli ilâçlarını da yine ücretsiz olarak verir. Ülkemizin herhangi bir yerinde meydana gelen yangın, deprem ve sel gibi afetlerde, felâkete uğrayanların yardımına koşarak, onların o andaki acil ihtiyaçlarına göre (çadır, battaniye, ilâç, kan, yiyecek, giyecek) yardımlarda bulunur. Savaşta ise; Kahraman ordumuzun yanında, gerekli her türlü yardımı yapmak üzere hazır olur.
Kızılayımız, bu görevlerin yanında, yarınımızın ümitleri olan gençlerimizi de unutmamaktadır. İşte onlar için, her sene Türkiye Kızılay Derneği tarafından, yurdun çeşitli yerlerinde, Gençlik ve Sağlık Kampları açılmaktadır. Bu kampların amacı; gençlerimizin eğitim ortamında, bir arada ve kardeşlik duyguları ile yaşamalarını sağlamak ve onların bu kardeşçe duygular içersinde kaynaşarak, çeşitli yönlerden eğitilmeleridir. Bu amaçla açılan Gençlik ve Sağlık Kamplarımızdan, her yıl binlerce gencimiz yararlanmaktadır. Bu kampların uluslar arası nitelikte olanlarında ise, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen, yabancı gençlerle de arkadaş olarak, gelecekteki dünya barışının sağlanması için, önemli bir temel atılmaktadır.
Bütün bunların yanında, Kızılayımızın, en önemli görevlerinden biri de, Kan ve Kan ürünlerinin temini ve dağıtımıdır. Bugün ülkemizin en önemli sorunlarından biri, kan ihtiyacıdır. Kan her zaman ihtiyaç duyulan, son derece hayati önem taşıyan ve sadece insandan temin edilebilen, başka türlü elde edilemeyen bir maddedir. Bu bakımdan kan bağışı konusu çok önemlidir. 18 ile 65 yaşları arasındaki sağlıklı her insan senede 4 defa kan verebilir. Kan vermenin hiçbir zararı yoktur. Tam tersine kan veren insanın vücudundaki kan hücrelerinin yenilenmesi ile kendi sağlığına faydası olur. Bunun yanında bir başka insanın hayatını kurtarmış olmanın ve dolayısı ile topluma ve yurduna faydalı olmanın sevinci ve gururu da vardır.
Nesillerin geleceğe hazırlandığı, sosyalleşmenin gereğinin uygulandığı okullarımızın tümünde eğitici çalışmalar uygulanır. Bunlardan biri de Kızılay Kolu çalışmalarıdır. Dayanışma duygusu, yardım etme rahatlığı, hem de kime yardım ettiğini bilmeden, yardım alan için de geçerli bu, kimin yardım ettiğini bilmeden, yardım almak; pul alarak, %55 okula %45 genel merkeze, okul ecza dolabına ilâçlar alınır. Kan grubu tespit kampanyaları, kan verme kampanyaları, duvar gazetesi çalışmaları, şiir-resim kompozisyon yarışmaları.... Bu çalışmalar öğrenci gözüyle ne kadar lüzumsuz gibi görünse de, mezun olup hayata atıldığı zaman okul atmosferinden hatıra olarak tadı unutulmayan izler yine bu hatıralarda saklıdır.
Bütün çabalar, uğraşmalar Kızılay’ı sevdirmek, yeni kuşaklara sevgi kaydırması yapmak ama hepsinden önemlisi, sevmeyi, paylaşmayı, yardımı, hayırseverliği öğretmek, bu yolda eğitmek.
Kızılay’ı tanıtmak için, tanımak gerekir.