Osman Gazi [email protected] 10/09/2019
Osman Gazi, Osmanlı Devleti’nin kurucusu. Oğuzların Kayı boyundan, Anadolu Selçuklularının uc beyi Ertuğrul Gazi’nin oğlu olup, 1258 senesinde Söğüt’te doğdu. Küçük yaştan itibaren İslâm ilimlerini öğrenen Osman Gazi, ayrıca mükemmel bir askeri talim ve terbiye gördü. 1277'de Anadolu'nun İslâmlaştırılıp, Türkleşmesi faaliyetlerine katılan gönül sultanlarından ve ahilerden biri olan Şeyh Edebali ona manevi kılavuz olarak gösterildi.
Osman Gazi, Şeyh Edebali ile tanıştıktan sonra onun, ilmini, fazlını pek sevmişti. Zaman zaman ziyaret eder, hatta bazı geceler Şeyh'in misafiri olarak evinde kalırdı. Yine bir ziyaretinde Şeyh'in evinde kalmıştı. Yemekten sonra herkes yatınca, Osman Gazi yatmamış, odada duran Kur'an'ı alıp bütün gece ayakta okumuş ve Allah'a dua etmiştir. Sabah namazını kıldıktan sonra biraz yatmıştı. Yarı uyur yarı uyanık, canı geçmek üzere iken gaibden bir sesin: "--Ey Osman!... Sen Kur'an'a hürmet edip ayakta okudun. Biz'de seni ve evladını itibar edilir bir nesil yaptık. Sen ve senin neslin devlete nail olacak ve devlet kuracaktır. Biz istediğimizi yükseltir, istemediğimiz alçaltırz." dendiğini duymuştur. Burada bizlere düşen ise, devrin genel durumunu iyi anlamış, devlet kurmaya azmetmiş, bir uç beyinin, kendisine güvenmenin, kendi idrakinin ve vicdanının sesi olarak düşünmek. Fakat Osman Gazi, bunu Şeyh Edebali'ye söylediği zaman, O hiç konuşmamış, sadece derin derin düşünmüştür.
Osman Gazi, yine bir gün Şeyh Edebali'nin misafiri olmuş ve geceyi dergahında geçirmişti. O gece rüyasında Şeyh'inin göğsünden bir ay'ın çıkarak hilal şeklini alıp kendi göğsüne girdiğini görmüştür. Ondan sonra da göbeğinden bir ağacın fışkırarak büyüdüğünü ve koca bir çınar olduğunu görmüştür. Koca çınarın dalları, üç kıtanın ve iç denizlerin ufkunu tutup gölgesi altına almıştır. Çınarın gövdesinden Fırat,Dicle,Nil ve Tuna nehirleri akıyor, ovaların uzak ufuklarında kubbeler, kuleler, ehramlar, sütunlar ve kalabalık şehirler görülüyordu. Hepsinin üstünde birer hilal göze çarpıyordu. Minarelerde Ezan-ı Muhammedi okunuşlarına bülbüller eşlik ediyordu. Gözün görebildiği kadar her taraf ormanlar, bağlar, bahçeler kaplı ve cennet gibi yeşildi. Bu arada beliren ve batıya doğru kaçan bir ceylene okunu atmak üzere iken uyandı.
Osman Gazi, rüyasını Şeyh Edebali'ye haber verdi. Bunun üzerine Şeyh dedi ki : "-- Oğul Osman !... Gaibi Allah bilir ama bunda bir hayır vardır. Sen, benim sulbümden gelen biriyle evleneceksin. Bu izdivaçtan doğanlar ulu bir devlet kuracaklardır. Devlet batıya doğru gelişecektir." diye yorumlamış ve Osman Gazi'nin zaten bir müddetten beri isteyip durduğu kızı Mal Hatun'u Osman Gazi'ye vermiştir.
Hayat da böyle değil mi?... O da bir rüya gibi başlar. Hele bir de çok çok istenirse, arzulanan hayaller, önce rüya olur, sonra da gerçek. İşte Osmanlı Çınarı da bu çok arzulanan rüyaların gerçekleşmesinden başka bir şey değildir.
Osman Gazi, Şeyh Edebli'ye yaptığı ziyaretler sırasında gördüğü ve tutulduğu Şeyh Edebali'nin kızı ile evlendi. Babası Ertuğrul Gazi'nin 1281'de vefatı üzerine bey seçilip idareyi ele aldı.
Osman Gazi, Kayıların başına geçince Söğüt'ü kendisine merkez yaparak Akçakoca , Samsa Çavuş, Kara Oğlan, Kara Tekin, Kara Mürsel, Gazi Abduurahman, Hasan Alp, Gündüz Alp, Sofu Alp, Saltuk Alp, Turgut Alp, Aykut Alp ve Konur Alp gibi beylerle Bizans'a karşı fetihlere girişti. 1285'te Kulaca Hisar fethedildi. 1288'de İnegöl ve Karacahisar tekfurlarının kuvvetlerini Ekizce'de bozgun'a uğrattı. Bu savaşta Osman Gazi'nin kardeşi Sarı Batu şehid oldu.
Osmanlıların daha sonra Karacahisar, Taraklı ve Göynük'ü elde etmesi üzerine, bölge tekfurları ittifak ederek Osman Gazi'yi bir düğün münasebetiyle öldürmek istediler. Dostu, Harmankaya Hakimi Köse Mihal’in haber vermesi ile vaziyeti önceden öğrenen Osman Gazi süratle harekete geçerek Çakırpınar mevkiinde bozguna uğrattı. Bu zaferden sonra Kestel, Kite ve Ulubat kaleleri Osmanlıların eline geçmiştir. 1308’de İznik’in en önemli ileri karakolu olan Karahisar ele geçirildi. Böylece İznik ve İzmit’in karayolu Türklerin kotrolüne girmiş oldu. Osman Gazi, artık başta Bursa olmak üzere İznik ve İzmit’in zaptını ilk hedef olarak görüyordu. 1314 yılında başlayan Bursa kuşatması, 10 yıldan fazla sürdü.1324’de hastalanan Osman Gazi, kumandayı Orhan Gazi’ye devretti.
Osman Gazi, Oğlu Orhan’ın Bursa’yı fethettiği sırada vefat etti (1326 ). Müjdeyi aldıktan sonra vasiyeti üzerine naaşı Bursa’ya götürülerek Gümüşlü Kümbet’e defn edildi.
Osman Gazi, Salih bir Müslüman olup, İslam ahlakının üstün vasıflarına sahipti. Az sayıdaki aşiret kuvvetleriyle Bizans ordusunu ve tekfurlarını üst üste mağlup edip zaferler kazanarak dünyanın en uzun ömürlü hanedanını ve en büyük devletlerinden birini kurdu. Bir taraftan fetihlere devam ederken, diğer taraftan devlet teşkilatının müesseselerini mükemmel bir şekilde kurmaya ve sistemleştirmeye çalıştı.
Osman Gazi, İlme zaman ayıramadığı halde, alimlere ve şeyhlere saygılı olup, yoksul ve acizleri de kolladığından, halk yanında büyük bir itibar ve saygıya nail olmuştur. Cömertliği de dillerde dolaşmıştır. Mütevazi bir bey olup silah arkadaşlarının görüşlerini de her zaman almış ve uygulamıştır. Zamanın alim şeyhlerine fırsat buldukça ziyaretten geri kalmamıştır. Bunlar arasında Kara Hoca (Alaaddin Esved), İlk Osmanlı kadısı ve hatibi Dursun Fakih, Ebu’l Kasım Karahisari, Bilecik Kadısı Mevlana Çandarlı Kara Halil, devrin meşhur alimleri arasında yer aldılar. Aşık Paşa oğlu Ulvan Çelebi, Muhlis Baba, Geyikli Baba, Ahi Hasan, Ahi Evren, Şeyh Edebali devrin velileri olarak anılırlar.
Ruhun Şad olsun Atamız Osman Gazi,
Ve bizlere bu toprakları ebedi vatan yapan Gazi’ler sinsilesi,
Allah sizden razı olsun, sizi de bizden razı kılsın.
Yüzlerce binlerce fatiha hediyemiz olsun.
Osman Gazi, Şeyh Edebali ile tanıştıktan sonra onun, ilmini, fazlını pek sevmişti. Zaman zaman ziyaret eder, hatta bazı geceler Şeyh'in misafiri olarak evinde kalırdı. Yine bir ziyaretinde Şeyh'in evinde kalmıştı. Yemekten sonra herkes yatınca, Osman Gazi yatmamış, odada duran Kur'an'ı alıp bütün gece ayakta okumuş ve Allah'a dua etmiştir. Sabah namazını kıldıktan sonra biraz yatmıştı. Yarı uyur yarı uyanık, canı geçmek üzere iken gaibden bir sesin: "--Ey Osman!... Sen Kur'an'a hürmet edip ayakta okudun. Biz'de seni ve evladını itibar edilir bir nesil yaptık. Sen ve senin neslin devlete nail olacak ve devlet kuracaktır. Biz istediğimizi yükseltir, istemediğimiz alçaltırz." dendiğini duymuştur. Burada bizlere düşen ise, devrin genel durumunu iyi anlamış, devlet kurmaya azmetmiş, bir uç beyinin, kendisine güvenmenin, kendi idrakinin ve vicdanının sesi olarak düşünmek. Fakat Osman Gazi, bunu Şeyh Edebali'ye söylediği zaman, O hiç konuşmamış, sadece derin derin düşünmüştür.
Osman Gazi, yine bir gün Şeyh Edebali'nin misafiri olmuş ve geceyi dergahında geçirmişti. O gece rüyasında Şeyh'inin göğsünden bir ay'ın çıkarak hilal şeklini alıp kendi göğsüne girdiğini görmüştür. Ondan sonra da göbeğinden bir ağacın fışkırarak büyüdüğünü ve koca bir çınar olduğunu görmüştür. Koca çınarın dalları, üç kıtanın ve iç denizlerin ufkunu tutup gölgesi altına almıştır. Çınarın gövdesinden Fırat,Dicle,Nil ve Tuna nehirleri akıyor, ovaların uzak ufuklarında kubbeler, kuleler, ehramlar, sütunlar ve kalabalık şehirler görülüyordu. Hepsinin üstünde birer hilal göze çarpıyordu. Minarelerde Ezan-ı Muhammedi okunuşlarına bülbüller eşlik ediyordu. Gözün görebildiği kadar her taraf ormanlar, bağlar, bahçeler kaplı ve cennet gibi yeşildi. Bu arada beliren ve batıya doğru kaçan bir ceylene okunu atmak üzere iken uyandı.
Osman Gazi, rüyasını Şeyh Edebali'ye haber verdi. Bunun üzerine Şeyh dedi ki : "-- Oğul Osman !... Gaibi Allah bilir ama bunda bir hayır vardır. Sen, benim sulbümden gelen biriyle evleneceksin. Bu izdivaçtan doğanlar ulu bir devlet kuracaklardır. Devlet batıya doğru gelişecektir." diye yorumlamış ve Osman Gazi'nin zaten bir müddetten beri isteyip durduğu kızı Mal Hatun'u Osman Gazi'ye vermiştir.
Hayat da böyle değil mi?... O da bir rüya gibi başlar. Hele bir de çok çok istenirse, arzulanan hayaller, önce rüya olur, sonra da gerçek. İşte Osmanlı Çınarı da bu çok arzulanan rüyaların gerçekleşmesinden başka bir şey değildir.
Osman Gazi, Şeyh Edebli'ye yaptığı ziyaretler sırasında gördüğü ve tutulduğu Şeyh Edebali'nin kızı ile evlendi. Babası Ertuğrul Gazi'nin 1281'de vefatı üzerine bey seçilip idareyi ele aldı.
Osman Gazi, Kayıların başına geçince Söğüt'ü kendisine merkez yaparak Akçakoca , Samsa Çavuş, Kara Oğlan, Kara Tekin, Kara Mürsel, Gazi Abduurahman, Hasan Alp, Gündüz Alp, Sofu Alp, Saltuk Alp, Turgut Alp, Aykut Alp ve Konur Alp gibi beylerle Bizans'a karşı fetihlere girişti. 1285'te Kulaca Hisar fethedildi. 1288'de İnegöl ve Karacahisar tekfurlarının kuvvetlerini Ekizce'de bozgun'a uğrattı. Bu savaşta Osman Gazi'nin kardeşi Sarı Batu şehid oldu.
Osmanlıların daha sonra Karacahisar, Taraklı ve Göynük'ü elde etmesi üzerine, bölge tekfurları ittifak ederek Osman Gazi'yi bir düğün münasebetiyle öldürmek istediler. Dostu, Harmankaya Hakimi Köse Mihal’in haber vermesi ile vaziyeti önceden öğrenen Osman Gazi süratle harekete geçerek Çakırpınar mevkiinde bozguna uğrattı. Bu zaferden sonra Kestel, Kite ve Ulubat kaleleri Osmanlıların eline geçmiştir. 1308’de İznik’in en önemli ileri karakolu olan Karahisar ele geçirildi. Böylece İznik ve İzmit’in karayolu Türklerin kotrolüne girmiş oldu. Osman Gazi, artık başta Bursa olmak üzere İznik ve İzmit’in zaptını ilk hedef olarak görüyordu. 1314 yılında başlayan Bursa kuşatması, 10 yıldan fazla sürdü.1324’de hastalanan Osman Gazi, kumandayı Orhan Gazi’ye devretti.
Osman Gazi, Oğlu Orhan’ın Bursa’yı fethettiği sırada vefat etti (1326 ). Müjdeyi aldıktan sonra vasiyeti üzerine naaşı Bursa’ya götürülerek Gümüşlü Kümbet’e defn edildi.
Osman Gazi, Salih bir Müslüman olup, İslam ahlakının üstün vasıflarına sahipti. Az sayıdaki aşiret kuvvetleriyle Bizans ordusunu ve tekfurlarını üst üste mağlup edip zaferler kazanarak dünyanın en uzun ömürlü hanedanını ve en büyük devletlerinden birini kurdu. Bir taraftan fetihlere devam ederken, diğer taraftan devlet teşkilatının müesseselerini mükemmel bir şekilde kurmaya ve sistemleştirmeye çalıştı.
Osman Gazi, İlme zaman ayıramadığı halde, alimlere ve şeyhlere saygılı olup, yoksul ve acizleri de kolladığından, halk yanında büyük bir itibar ve saygıya nail olmuştur. Cömertliği de dillerde dolaşmıştır. Mütevazi bir bey olup silah arkadaşlarının görüşlerini de her zaman almış ve uygulamıştır. Zamanın alim şeyhlerine fırsat buldukça ziyaretten geri kalmamıştır. Bunlar arasında Kara Hoca (Alaaddin Esved), İlk Osmanlı kadısı ve hatibi Dursun Fakih, Ebu’l Kasım Karahisari, Bilecik Kadısı Mevlana Çandarlı Kara Halil, devrin meşhur alimleri arasında yer aldılar. Aşık Paşa oğlu Ulvan Çelebi, Muhlis Baba, Geyikli Baba, Ahi Hasan, Ahi Evren, Şeyh Edebali devrin velileri olarak anılırlar.
Ruhun Şad olsun Atamız Osman Gazi,
Ve bizlere bu toprakları ebedi vatan yapan Gazi’ler sinsilesi,
Allah sizden razı olsun, sizi de bizden razı kılsın.
Yüzlerce binlerce fatiha hediyemiz olsun.