camilerimiz [email protected] 01/10/2013
Camiler haftasında kısmet oldu buluştuk. Camiler Haftanız kutlu olsun. Camiler, Allah'a karşı vazifemiz olan ibadet ve duanın topluca arzedildiği, "Allah'a en yakın olduğumuz" secdelerin birleştiği, üzüntü ve kederin yerine huzur ve sürurun gönüllerimizi doldurduğu mübarek mekanlardır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor: "Bir kimse yalmz Allah nzasını umarak kiiçük bir mescid inşa etse, Allah da ona cennetten onun karşılığı bir köşk ihsan buyurur."
İslâm'ın camiye bakışı, hiç şüphesiz onu sadece namaz kılınan yer olarak görmek şeklinde değildir. Camilerin ihya edilmesinin ve cemaatle süslenmesinin önemini yine Peygamber Efendimiz ( s.a.v.) : "Benim yeryüzündeki evlerim mescidlerdir. Orada beni ziyaret edenler, o mescidleri ihya edenlerdir." Buyurarak işaret etmişlerdir. Camilerin ihya edilmesi, hem namaz kıldığımız mekanlanmız olduğu için, hem de İslam'ın sembolü olduğu için, korumak zorunda olduğumuz, sahip çıkmak zorunda olduğumuz mekanlardır.
Camiler Haftası ilân edilen Ekim ayının bu güzel haftası sebebiyle, camilerimizi inşa etmek, ihya etmek kadar cemaatle de süslemenin önemini bir kez daha düşünelim. Ve bir şeyi daha düşünelim. Camilerimizin onarımını, bakımını ve özellikle tarihi camilerimizin sanatsal özellikleri ile muhafazası, çevrelerinin, huşu ile ibadeti sağlayacak tarzda temiz ve tertipli tutulması da hepimizin görevi olmalı.
Sözün burasında sizlere Bolu-Karacasu Beldesi Musapaşa Camiinin yeniden ihyası hikayesini anlatacağım.
Bolu Turizminde, Karacasu beldesindeki Kaplıcaların ayrı bir yeri vardır. Son yıllarda Bolu’yu ziyaret eden yerli ve yabancı binlerce turistin ziyaretine mazhar olan bu güzel şifa kaynağının iki fizik tedavi hastanesinden sonra şimdi de artık yakın zamanda yeni ve modern halde inşa edilmesi gerekli devremülklere ve kaplıcalara sahip olunduğunu görmekle bahtiyar olacağız. Dedikten sonra hikayemize geçelim.
Bolu- Karacasu Beldesi Kaplıcalar Mevkiinde, asırlarca evvel inşa edilmiş ve fakat yine uzun yıllar çeşitli afetlerde hasar görmüş ve tekrar tamir edilmiş olan bu Camii Şerif, 1944 Şubatında meydana gelen depremde tamamen yıkılmış ve sadece kitabeyi taşıyan kapısı yıkılmaktan kurtuluş ve böylece mimari değerini muhafaza etmişti. O tarihten itibaren kimse tarafından ele alınmamış, harabe haline gelmişti.
1955 yılının Ağustos ayında, ailesi ile kaplıcalara gelen Gerede Belediye Başkanı Vahap Gürel, Kaplıcadan çıktıktan sonra 3 yaşındaki oğlu Sami’nin ortadan kaybolduğunu görünce Kaplıcanın o zamanki müsteciri ile çocuğu aramaya çıkıyorlar. Bir aralık Çocuğun harap cami avlusunda köpek yavruları ile oynadığını görünce koşup onu almak istiyorlar, ancak küçük Sami feryat ederek oradan bir türlü ayrılmak istemiyor ve burasının ne olduğunu babasından soruyor. Babasının buranın harap bir cami avlusu olduğunu söyledikten sonra arabanın beklediğini söyleyerek, çocuğun elinden tutarak, çıkmak isteyince, Küçük Sami babasına burasının tekrar yaptırılmasını ve eğer para yetişmezse kumbarasındaki paraların da buraya sarf edilmesini istiyor.
Bu sözleri duyan Müstecir İbahim Bey : - Vahap Bey bu çocuğu Allah söyletiyor, şu işe vesile olun da Cami yeniden yapılsın diyor. Orada hazır bulunan Karacasu Köyü Muhtarı Ahmet KOCABAŞ, Taşoluk Köyü Muhtarı Abdullah ATAY, Müstecir İbrahim Sarlar, Abdullah KEÇECİ ve Vahap GÜREL derhal müşterek bir dilekçe hazırlayarak, rahmetli Hattat Fikri TUĞRUL’a kitabenin suretini çıkartıp bir de fotoğrafla birlikte dilkçeyi Vilayete ve oradan da Vakıflar Memurluğuna ulaştırıyorlar, Caminin tekrar ihyasını istiyorlar. Diğer taraftan da bir suretini de Maarif vekaletine gönderilerek mimari kıymeti üzerine tetkikat yapılmasını istiyorlar.
Maarif Vekaleti, Müzeler ve Eski Eserler Umum Müdürlüğü Y. Mimar İhsan KIYGI, mahallinde tetkikat ve keşif yapmak üzere vazifelendiriyor. Bu suretle 1955 rayicine göre 28 bin lira keşif yapılıyor ve bu işin bir cemiyet olarak ele alınmasını tavsiye ediyor.
Bu münasebetle ilgili işle ilgilenen kişilere zevata şoförler cemiyetinden yedi zatında katılması sağlanarak değerli ve genç müteşebbis Mehmet METİN tarafından oluşturulan on yedi kişilik bir müteşebbis heyetin imzası ile düzenlenen tüzük vilayetçe tasdik olunduktan sonra ( Musapaşa Camii Onarma Cemiyeti ) adı ile bir cemiyet kurularak fiilen işe başlanıyor. Bir çok hayırsever vatandaşlarımızın hamiyetlerine müracaatla bir taraftan bağışlar toplanıyor, diğer taraftan inşaat malzemesi tedarik edilip ve inşaata fiilen başlanılmış bulunuluyor. Bu müstesna güzel caminin tekrar ihyası ve ikmali inşaasında hizmeti olanların gayretlerini düşünürsek, her güzel teşebbüs gibi bu teşebbüsün de nasıl gerçekleştiğini tahmin edebiliriz.
İşte 23.03.1957 cumartesi günü yüzlerce kişinin katıldığı törenle hizmete açılan Musa Paşa Camii böyle hayırlı bir girişim ile gerçekleşmiş eserlerinden biridir. Müftü ve Cemiyet üyesi Metin’in konuşmalarını müteakip, Valinin “Hayırlı olsun” temennisi ile kurdelası kesilen bu Camii Şerif’te o gün öğleden evvel Mevlid-i Şerif okunmuş ve bunu müteakip de yüzlerce kişinin katıldığı kalabalık bir cemaat tarafından öğle namazı kılınmıştır. Eski bir eserin yeniden muhafazası ve bir mabedin ihyası hususunda hizmetleri sarfeden müteşebbislere memleket adına ne kadar teşekkür etsek azdır.
Camiler haftanız kutlu olsun. Elbirliği ile camilerimizi nurdan yuvalar olarak koruyalım inşaallah.
Bir Camiler haftasını daha idrak ederken, en içten, en samimi, duygularımla Camiler haftanızı tebrik ediyorum.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor: "Bir kimse yalmz Allah nzasını umarak kiiçük bir mescid inşa etse, Allah da ona cennetten onun karşılığı bir köşk ihsan buyurur."
İslâm'ın camiye bakışı, hiç şüphesiz onu sadece namaz kılınan yer olarak görmek şeklinde değildir. Camilerin ihya edilmesinin ve cemaatle süslenmesinin önemini yine Peygamber Efendimiz ( s.a.v.) : "Benim yeryüzündeki evlerim mescidlerdir. Orada beni ziyaret edenler, o mescidleri ihya edenlerdir." Buyurarak işaret etmişlerdir. Camilerin ihya edilmesi, hem namaz kıldığımız mekanlanmız olduğu için, hem de İslam'ın sembolü olduğu için, korumak zorunda olduğumuz, sahip çıkmak zorunda olduğumuz mekanlardır.
Camiler Haftası ilân edilen Ekim ayının bu güzel haftası sebebiyle, camilerimizi inşa etmek, ihya etmek kadar cemaatle de süslemenin önemini bir kez daha düşünelim. Ve bir şeyi daha düşünelim. Camilerimizin onarımını, bakımını ve özellikle tarihi camilerimizin sanatsal özellikleri ile muhafazası, çevrelerinin, huşu ile ibadeti sağlayacak tarzda temiz ve tertipli tutulması da hepimizin görevi olmalı.
Sözün burasında sizlere Bolu-Karacasu Beldesi Musapaşa Camiinin yeniden ihyası hikayesini anlatacağım.
Bolu Turizminde, Karacasu beldesindeki Kaplıcaların ayrı bir yeri vardır. Son yıllarda Bolu’yu ziyaret eden yerli ve yabancı binlerce turistin ziyaretine mazhar olan bu güzel şifa kaynağının iki fizik tedavi hastanesinden sonra şimdi de artık yakın zamanda yeni ve modern halde inşa edilmesi gerekli devremülklere ve kaplıcalara sahip olunduğunu görmekle bahtiyar olacağız. Dedikten sonra hikayemize geçelim.
Bolu- Karacasu Beldesi Kaplıcalar Mevkiinde, asırlarca evvel inşa edilmiş ve fakat yine uzun yıllar çeşitli afetlerde hasar görmüş ve tekrar tamir edilmiş olan bu Camii Şerif, 1944 Şubatında meydana gelen depremde tamamen yıkılmış ve sadece kitabeyi taşıyan kapısı yıkılmaktan kurtuluş ve böylece mimari değerini muhafaza etmişti. O tarihten itibaren kimse tarafından ele alınmamış, harabe haline gelmişti.
1955 yılının Ağustos ayında, ailesi ile kaplıcalara gelen Gerede Belediye Başkanı Vahap Gürel, Kaplıcadan çıktıktan sonra 3 yaşındaki oğlu Sami’nin ortadan kaybolduğunu görünce Kaplıcanın o zamanki müsteciri ile çocuğu aramaya çıkıyorlar. Bir aralık Çocuğun harap cami avlusunda köpek yavruları ile oynadığını görünce koşup onu almak istiyorlar, ancak küçük Sami feryat ederek oradan bir türlü ayrılmak istemiyor ve burasının ne olduğunu babasından soruyor. Babasının buranın harap bir cami avlusu olduğunu söyledikten sonra arabanın beklediğini söyleyerek, çocuğun elinden tutarak, çıkmak isteyince, Küçük Sami babasına burasının tekrar yaptırılmasını ve eğer para yetişmezse kumbarasındaki paraların da buraya sarf edilmesini istiyor.
Bu sözleri duyan Müstecir İbahim Bey : - Vahap Bey bu çocuğu Allah söyletiyor, şu işe vesile olun da Cami yeniden yapılsın diyor. Orada hazır bulunan Karacasu Köyü Muhtarı Ahmet KOCABAŞ, Taşoluk Köyü Muhtarı Abdullah ATAY, Müstecir İbrahim Sarlar, Abdullah KEÇECİ ve Vahap GÜREL derhal müşterek bir dilekçe hazırlayarak, rahmetli Hattat Fikri TUĞRUL’a kitabenin suretini çıkartıp bir de fotoğrafla birlikte dilkçeyi Vilayete ve oradan da Vakıflar Memurluğuna ulaştırıyorlar, Caminin tekrar ihyasını istiyorlar. Diğer taraftan da bir suretini de Maarif vekaletine gönderilerek mimari kıymeti üzerine tetkikat yapılmasını istiyorlar.
Maarif Vekaleti, Müzeler ve Eski Eserler Umum Müdürlüğü Y. Mimar İhsan KIYGI, mahallinde tetkikat ve keşif yapmak üzere vazifelendiriyor. Bu suretle 1955 rayicine göre 28 bin lira keşif yapılıyor ve bu işin bir cemiyet olarak ele alınmasını tavsiye ediyor.
Bu münasebetle ilgili işle ilgilenen kişilere zevata şoförler cemiyetinden yedi zatında katılması sağlanarak değerli ve genç müteşebbis Mehmet METİN tarafından oluşturulan on yedi kişilik bir müteşebbis heyetin imzası ile düzenlenen tüzük vilayetçe tasdik olunduktan sonra ( Musapaşa Camii Onarma Cemiyeti ) adı ile bir cemiyet kurularak fiilen işe başlanıyor. Bir çok hayırsever vatandaşlarımızın hamiyetlerine müracaatla bir taraftan bağışlar toplanıyor, diğer taraftan inşaat malzemesi tedarik edilip ve inşaata fiilen başlanılmış bulunuluyor. Bu müstesna güzel caminin tekrar ihyası ve ikmali inşaasında hizmeti olanların gayretlerini düşünürsek, her güzel teşebbüs gibi bu teşebbüsün de nasıl gerçekleştiğini tahmin edebiliriz.
İşte 23.03.1957 cumartesi günü yüzlerce kişinin katıldığı törenle hizmete açılan Musa Paşa Camii böyle hayırlı bir girişim ile gerçekleşmiş eserlerinden biridir. Müftü ve Cemiyet üyesi Metin’in konuşmalarını müteakip, Valinin “Hayırlı olsun” temennisi ile kurdelası kesilen bu Camii Şerif’te o gün öğleden evvel Mevlid-i Şerif okunmuş ve bunu müteakip de yüzlerce kişinin katıldığı kalabalık bir cemaat tarafından öğle namazı kılınmıştır. Eski bir eserin yeniden muhafazası ve bir mabedin ihyası hususunda hizmetleri sarfeden müteşebbislere memleket adına ne kadar teşekkür etsek azdır.
Camiler haftanız kutlu olsun. Elbirliği ile camilerimizi nurdan yuvalar olarak koruyalım inşaallah.
Bir Camiler haftasını daha idrak ederken, en içten, en samimi, duygularımla Camiler haftanızı tebrik ediyorum.