tasarruf [email protected] 25/02/2014
Tasarruf etmenin pek sevimli bir tarafı
yok. Yarını düşünüp biriktirmektense bugün harcamak daha zevkli, mevcut durumu
kontrol etmektense anın keyfini çıkarmak daha güzel.
Biz toplum olarak “bugünü” yaşayıp
geleceğe “Allah Kerim!” diye bakmayı tercih ettiğimiz için, tasarruf etmeyi çok
sevmiyoruz. Toplum olarak tasarruf alışkanlığımız düşük. Bizimle aynı gelir
düzeyinde olan toplumlardan bile daha az tasarruf ediyoruz. Gelirimiz arttıkça
daha fazla tasarruf edeceğimiz kesin ama çoğumuz yapabileceğinden daha az
tasarruf yapıyor.
Tasarruflu olmak, önce israf etmemek demektir. Boşa geçen zaman da, gereksiz yere yanan ışıklar da israftır. Lüzumsuz çalışan her âlet, hor kullanılan her eşya israftır. Bir işin verimsiz yapılması, ham maddelerin ziyan edilmesi, iyi planlama yapılmadığı için kaybedilen zaman ve emek hep israftır. Yapabileceğinin iyisini yapmamak, fırsatları harcamak da israftır.
Pek çok şirket tasarruf etmeyi sadece kriz dönemlerinde gündeme getirip, geçici önlemler alır. Bu şirketlerin çoğu, işyerine alınan gazeteleri kısmak, çayı-kahveyi yasaklamak gibi etkisi olmayan tedbirler alır. Pek çok şirket, işlerin daralmasına aşırı tepki vererek hemen çalışanların bir bölümünü işten çıkarır. Bu, baştan aşağı yanlış bir anlayıştır.
Tasarruf, aslında şirketlerin zor zamanlarında değil, refah dönemlerinde yapması gereken bir eylemdir. Tasarruflu olmak, dönemsel bir tedbir değil, bir iş yapma biçimi, bir dünya görüşü, bir hayat tarzıdır. Bu anlayış bireyler, aileler için de geçerlidir.
Şirketin gelirleri düştüğü zaman acil tasarruf önlemlerine başvurması, çoğu durumda kötü yönetimin bir sonucudur. İyi yönetilen şirketler, kriz döneminde bu tür geçici önlemlere gerek duymaz. Yaşamın devam etmesinde, insanların ve diğer canlıların kullandığı, vazgeçilmez olan maddelerin tüketiminde dikkatli davranma, gereği kadar kullanma, idareli tüketmeye tasarruf denir. Üzerinde yaşadığımız dünyada, insanların ve diğer canlıların yaşamsal olarak kullandıkları, bütün kaynakların, tükenen cinsten kaynaklar olduğunu, düşünecek olursak, bu yaşamsal kaynakların bir gün tükeneceği kaçınılmaz bir sondur. Atalarımız, söyledikleri “Sakla samanı gelir zamanı, damlaya damlaya göl olur, har vurup harman savurma” gibi sözlerle ne güzel açıklamışlar tutumlu olmanın gereğini.
Tasarruf etmek, gelecekte rahat etmek ve sıkıntıya düşmemek için her insanın uymak zorunda olduğu olumlu bir davranıştır. Paraları saymakla bitmeyecek kadar çok olan insanlar için tutumlu olmak gerekmeyebilir. Ama insanlarımızın parası o kadar çok değildir. Bu nedenle tutumlu olmak zorundadırlar. İnsanlar ellerinde bulunan gereksinim fazlası parayı biriktirmek, bir bankaya yatırmak, gelecekte de gerektiği zaman çekip harcamak isterler. Günümüzde kendisine en çok ihtiyaç duyduğumuz şeylerin başında, tasarruflu bir yaşam sürüp, dengeli bir hayat geçirmek gelmektedir.
Tasarruf, ihtiyacını karşılayıp lükse ve israfa kaçmadan ölçülü harcama yapmak, ihtiyaç olan şeyi, ihtiyacı kadar kullanmaktır. Tasarruf, cimrilik değildir. Tasarruf yapayım derken cimrilik yapmak ne kadar yanlış ise, cimriliğe düşmeyeyim diye israf içinde olmakta o kadar yanlıştır. Şunu unutmayalım ki, ihtiyaçtan fazlasını kullanmak israftır. İsraf ise Yüce Dinimizde haram kılınmıştır.
Günümüzde tasarruf yapmanın artık bütün insanlar için vazgeçilmez bir unsur haline geldiği açıkça görülmektedir. İnsanlığın yapmış olduğu hatalarından dolayı dünya kirlenmekte ve bu kirlilik neticesinde tüm kaynakları yok olmaktadır. Bununla beraber enerji ihtiyacının artması, sanayi atıklarının doğal dengeyi bozması ve daha birçok hatadan dolayı dünyanın dengesi bozulmakta ve bozulan bu dünya dengesinin sonucu olarak, doğal afetler sıklıkla yaşanmaktadır. Bu ve bunlar gibi birçok sıkıntıdan tasarruf yapmakla kurtulma imkânımız vardır. Tasarruf için en gerekli olan şey ise, kanaattir. İletişim araçlarını, suyu, enerjiyi kullanmada, her türlü harcamalarımızdaki kanaatsizliğimiz, bizi israfa götürmektedir.
Şu hususu unutmayalım ki, kanaat, hepimiz için bitmez tükenmez bir hazinedir.
Tasarruflu olmak, önce israf etmemek demektir. Boşa geçen zaman da, gereksiz yere yanan ışıklar da israftır. Lüzumsuz çalışan her âlet, hor kullanılan her eşya israftır. Bir işin verimsiz yapılması, ham maddelerin ziyan edilmesi, iyi planlama yapılmadığı için kaybedilen zaman ve emek hep israftır. Yapabileceğinin iyisini yapmamak, fırsatları harcamak da israftır.
Pek çok şirket tasarruf etmeyi sadece kriz dönemlerinde gündeme getirip, geçici önlemler alır. Bu şirketlerin çoğu, işyerine alınan gazeteleri kısmak, çayı-kahveyi yasaklamak gibi etkisi olmayan tedbirler alır. Pek çok şirket, işlerin daralmasına aşırı tepki vererek hemen çalışanların bir bölümünü işten çıkarır. Bu, baştan aşağı yanlış bir anlayıştır.
Tasarruf, aslında şirketlerin zor zamanlarında değil, refah dönemlerinde yapması gereken bir eylemdir. Tasarruflu olmak, dönemsel bir tedbir değil, bir iş yapma biçimi, bir dünya görüşü, bir hayat tarzıdır. Bu anlayış bireyler, aileler için de geçerlidir.
Şirketin gelirleri düştüğü zaman acil tasarruf önlemlerine başvurması, çoğu durumda kötü yönetimin bir sonucudur. İyi yönetilen şirketler, kriz döneminde bu tür geçici önlemlere gerek duymaz. Yaşamın devam etmesinde, insanların ve diğer canlıların kullandığı, vazgeçilmez olan maddelerin tüketiminde dikkatli davranma, gereği kadar kullanma, idareli tüketmeye tasarruf denir. Üzerinde yaşadığımız dünyada, insanların ve diğer canlıların yaşamsal olarak kullandıkları, bütün kaynakların, tükenen cinsten kaynaklar olduğunu, düşünecek olursak, bu yaşamsal kaynakların bir gün tükeneceği kaçınılmaz bir sondur. Atalarımız, söyledikleri “Sakla samanı gelir zamanı, damlaya damlaya göl olur, har vurup harman savurma” gibi sözlerle ne güzel açıklamışlar tutumlu olmanın gereğini.
Tasarruf etmek, gelecekte rahat etmek ve sıkıntıya düşmemek için her insanın uymak zorunda olduğu olumlu bir davranıştır. Paraları saymakla bitmeyecek kadar çok olan insanlar için tutumlu olmak gerekmeyebilir. Ama insanlarımızın parası o kadar çok değildir. Bu nedenle tutumlu olmak zorundadırlar. İnsanlar ellerinde bulunan gereksinim fazlası parayı biriktirmek, bir bankaya yatırmak, gelecekte de gerektiği zaman çekip harcamak isterler. Günümüzde kendisine en çok ihtiyaç duyduğumuz şeylerin başında, tasarruflu bir yaşam sürüp, dengeli bir hayat geçirmek gelmektedir.
Tasarruf, ihtiyacını karşılayıp lükse ve israfa kaçmadan ölçülü harcama yapmak, ihtiyaç olan şeyi, ihtiyacı kadar kullanmaktır. Tasarruf, cimrilik değildir. Tasarruf yapayım derken cimrilik yapmak ne kadar yanlış ise, cimriliğe düşmeyeyim diye israf içinde olmakta o kadar yanlıştır. Şunu unutmayalım ki, ihtiyaçtan fazlasını kullanmak israftır. İsraf ise Yüce Dinimizde haram kılınmıştır.
Günümüzde tasarruf yapmanın artık bütün insanlar için vazgeçilmez bir unsur haline geldiği açıkça görülmektedir. İnsanlığın yapmış olduğu hatalarından dolayı dünya kirlenmekte ve bu kirlilik neticesinde tüm kaynakları yok olmaktadır. Bununla beraber enerji ihtiyacının artması, sanayi atıklarının doğal dengeyi bozması ve daha birçok hatadan dolayı dünyanın dengesi bozulmakta ve bozulan bu dünya dengesinin sonucu olarak, doğal afetler sıklıkla yaşanmaktadır. Bu ve bunlar gibi birçok sıkıntıdan tasarruf yapmakla kurtulma imkânımız vardır. Tasarruf için en gerekli olan şey ise, kanaattir. İletişim araçlarını, suyu, enerjiyi kullanmada, her türlü harcamalarımızdaki kanaatsizliğimiz, bizi israfa götürmektedir.
Şu hususu unutmayalım ki, kanaat, hepimiz için bitmez tükenmez bir hazinedir.