çocuklarımız ve görevlerimiz [email protected] 26/04/2016
23 Nisan "Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı"mızı kutladık. Çocuklarımızla çocuklar gibi sevindik, eğlendik. Şimdi de 19 Mayıs’a yaklaşıyoruz. Gençlerle coşacağız, sevineceğiz, gururlanacağız. Ne güzel önce çocuklar, sonra gençler her yıl peş peşe sevinecek, bayram yapacaklar, sonra soracaklar niçin ? Cevabını, soracak, araştıracak, kafalarına, kalplerine yerleştirecekler, şuurlanacaklar, sonra her yıl bir sonraki yıla hazırlanacak, hazırlanacaklar, sorumluluk üstlenebilme, görev alma, üstesinden gelme olgunluğuna erişecekler.
Özlemle, ümitle, sevinçle…
Geleceğimizin güvencesi ve yarınlarımız olan çocuklarımızın; milli benliğini kazanmış, vatanını milletini seven, toplumsal duyarlılığı olan, kişilikleri güçlü değerlerle tahkim edilmiş bireyler olmaları için elimizden gelen tüm çabayı toplum, kurumlar ve kişiler olarak göstermek ortak sorumluluğumuzdur. Bu çabanın; aileden başlayarak, eğitim kurumlarımıza kadar toplumun her kesiminin katkı vermesi gereken bir çaba olduğunu görmek önemlidir. Hiç şüphesiz bu müesseselerin en önemlisi ailedir, diğer kurumlar ailenin çocuğa sağlaması gereken temelin üzerinde hareket ederler. Bu nedenle ailelere çocuğun geleceğini ve dolayısı ile toplumun geleceğini belirlemede önemli bir görev düşmektedir. Sağlıklı her aile, çocuğunun, toplum içerisinde itibarlı, geçimini ileride sağlayabilecek kadar eğitimli ve donanımlı, iyi bir insan olmasını ve gelecekte bu niteliklere sahip bir birey olarak toplumdaki yerini almasını ister. Ancak unutulmamalıdır ki arzu edilen bu sonucu elde edebilmek emek ister, bilinç ister. Anadolu’nun değer yargılarının içerisinde bu vasıfta evlat yetiştirebileceği her türlü yöntem ve kuralı bulmak mümkündür.
Mücadelenin başlangıç tarihi 19 Mayıs, gençliğe armağan edilirken, TBMM’ni açıldığı 23 Nisan, çocuklarımıza armağan edildi. Bu günün çocuğu, yarının genci, ama ertesi gün Türkiye Cumhuriyeti’nin yöneticileri olacaklar.
Atatürk, Eğitimi Milli Kalkınmanın, en önemli faktörü saymıştır. “ En önemli ve verimli görevlerimiz, Milli Eğitim işlerimizdir. Milli Eğitim işlerinde mutlaka başarıya ulaşmak gerekir. Bir Milletin gerçek kurtuluşu, ancak bu suretle olur.” demiştir. Yani elde edilen sonuçları çocuklarımıza ve gençlerimize armağan ederken, onların bu başarıları devam ettirmeye azimli, çağın gereği, bilgi ve donanım ile mücehhez kılınmasını istiyor, “Eğitimin temel görevi devleti yaşatmaktır.” diyor. “ Bu temel görev çerçevesinde, devlete sadık vatandaş yetiştirmek, politik görev; topluma uyumlu vatandaş yetiştirmek, sosyal görev; iyi üreten ve bilinçli tüketen vatandaşlar yetiştirmek, ekonomik görevdir.” diyor. Ekonomik yönden güçlü bir Türkiye, başarılan askeri zaferlerin devamlılığını sağlayacaktır. Siyasi bağımsızlığımızın göstergesi, albayrağımız; kültür bağımsızlığımızın göstergesi, anayasamızda teminat altına alınan, dilimizdeki Türkçemiz; ekonomik bağımsızlığımızın göstergesi de, cebimizdeki Türk Lirası olsa gerek. Ne zaman ki ekonomik zaferi de elde ettik, işte o zaman askerî zaferin de perçinini gerçekleştirdik, demektir. Elele vererek, bugünün çocuklarına, güzel yarınlar sağlamak, bugünün büyüklerinin görevi, çocuklarımızı elele barış çiçekleri olarak görmek istiyorsak, yarınlarda onlara bu eşsiz vatanda, eşsiz güçte bir devlet, bırakmaya da görevliyiz. Atatürk diyor ki; “ Milletin bağrından tertemiz bir nesil yetişiyor, bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkada kalmayacak. ” Evet, Atatürk en büyük eserini korumak ve savunmak üzere, Türk çocukları, Türk gençleri o günlere bugünden hazırlanıyor, yarınlar için...
Ulu Önder, daima “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözleriyle övündüğü, aziz milletinin bütün varlığında yaşayacak, 23 Nisanlarda, Türk Çocuğu, Atasının kendisine verdiği görevi, hiç mi hiç unutmayacak. 19 Mayıslarda Türk gençliği, görevinin şuurunda daima hazır olacak, 29 Ekimleri daima mutlu ve mesut kutlayacağız. Ama o günlerin mutluluğu için her an, her daim dünü unutmamak bugünü iyi değerlendirmek, yarınlar için çalışmak gerek. İşte 23 Nisanlar, 19 Mayıslar, 29 Ekimler, bize o günler için koşarken bu yolda, durup dinlenmeden koşmaya karar vermemize yardımcı olacak mutlu, kutlu günlerdir.
Eğer milletin geleceğini sağlam temeller üzerine inşa etmek istiyorsak, geleceğin teminatı olan çocuklarımızı koruyup onlara güzel bir dünya hazırlamamız gerekmektedir. Bu, biz büyüklerin asıl ve en önemli vazifesidir.
Özlemle, ümitle, sevinçle…
Geleceğimizin güvencesi ve yarınlarımız olan çocuklarımızın; milli benliğini kazanmış, vatanını milletini seven, toplumsal duyarlılığı olan, kişilikleri güçlü değerlerle tahkim edilmiş bireyler olmaları için elimizden gelen tüm çabayı toplum, kurumlar ve kişiler olarak göstermek ortak sorumluluğumuzdur. Bu çabanın; aileden başlayarak, eğitim kurumlarımıza kadar toplumun her kesiminin katkı vermesi gereken bir çaba olduğunu görmek önemlidir. Hiç şüphesiz bu müesseselerin en önemlisi ailedir, diğer kurumlar ailenin çocuğa sağlaması gereken temelin üzerinde hareket ederler. Bu nedenle ailelere çocuğun geleceğini ve dolayısı ile toplumun geleceğini belirlemede önemli bir görev düşmektedir. Sağlıklı her aile, çocuğunun, toplum içerisinde itibarlı, geçimini ileride sağlayabilecek kadar eğitimli ve donanımlı, iyi bir insan olmasını ve gelecekte bu niteliklere sahip bir birey olarak toplumdaki yerini almasını ister. Ancak unutulmamalıdır ki arzu edilen bu sonucu elde edebilmek emek ister, bilinç ister. Anadolu’nun değer yargılarının içerisinde bu vasıfta evlat yetiştirebileceği her türlü yöntem ve kuralı bulmak mümkündür.
Mücadelenin başlangıç tarihi 19 Mayıs, gençliğe armağan edilirken, TBMM’ni açıldığı 23 Nisan, çocuklarımıza armağan edildi. Bu günün çocuğu, yarının genci, ama ertesi gün Türkiye Cumhuriyeti’nin yöneticileri olacaklar.
Atatürk, Eğitimi Milli Kalkınmanın, en önemli faktörü saymıştır. “ En önemli ve verimli görevlerimiz, Milli Eğitim işlerimizdir. Milli Eğitim işlerinde mutlaka başarıya ulaşmak gerekir. Bir Milletin gerçek kurtuluşu, ancak bu suretle olur.” demiştir. Yani elde edilen sonuçları çocuklarımıza ve gençlerimize armağan ederken, onların bu başarıları devam ettirmeye azimli, çağın gereği, bilgi ve donanım ile mücehhez kılınmasını istiyor, “Eğitimin temel görevi devleti yaşatmaktır.” diyor. “ Bu temel görev çerçevesinde, devlete sadık vatandaş yetiştirmek, politik görev; topluma uyumlu vatandaş yetiştirmek, sosyal görev; iyi üreten ve bilinçli tüketen vatandaşlar yetiştirmek, ekonomik görevdir.” diyor. Ekonomik yönden güçlü bir Türkiye, başarılan askeri zaferlerin devamlılığını sağlayacaktır. Siyasi bağımsızlığımızın göstergesi, albayrağımız; kültür bağımsızlığımızın göstergesi, anayasamızda teminat altına alınan, dilimizdeki Türkçemiz; ekonomik bağımsızlığımızın göstergesi de, cebimizdeki Türk Lirası olsa gerek. Ne zaman ki ekonomik zaferi de elde ettik, işte o zaman askerî zaferin de perçinini gerçekleştirdik, demektir. Elele vererek, bugünün çocuklarına, güzel yarınlar sağlamak, bugünün büyüklerinin görevi, çocuklarımızı elele barış çiçekleri olarak görmek istiyorsak, yarınlarda onlara bu eşsiz vatanda, eşsiz güçte bir devlet, bırakmaya da görevliyiz. Atatürk diyor ki; “ Milletin bağrından tertemiz bir nesil yetişiyor, bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkada kalmayacak. ” Evet, Atatürk en büyük eserini korumak ve savunmak üzere, Türk çocukları, Türk gençleri o günlere bugünden hazırlanıyor, yarınlar için...
Ulu Önder, daima “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözleriyle övündüğü, aziz milletinin bütün varlığında yaşayacak, 23 Nisanlarda, Türk Çocuğu, Atasının kendisine verdiği görevi, hiç mi hiç unutmayacak. 19 Mayıslarda Türk gençliği, görevinin şuurunda daima hazır olacak, 29 Ekimleri daima mutlu ve mesut kutlayacağız. Ama o günlerin mutluluğu için her an, her daim dünü unutmamak bugünü iyi değerlendirmek, yarınlar için çalışmak gerek. İşte 23 Nisanlar, 19 Mayıslar, 29 Ekimler, bize o günler için koşarken bu yolda, durup dinlenmeden koşmaya karar vermemize yardımcı olacak mutlu, kutlu günlerdir.
Eğer milletin geleceğini sağlam temeller üzerine inşa etmek istiyorsak, geleceğin teminatı olan çocuklarımızı koruyup onlara güzel bir dünya hazırlamamız gerekmektedir. Bu, biz büyüklerin asıl ve en önemli vazifesidir.