çocuklarımız ve terbiye [email protected] 11/02/2014
Yüce dinimiz İslamiyet, müslümanları evlenmeye, aile olmaya, yuva kurmaya, çocuk sahibi olmaya davet eder. Ezelden ebede millet olarak dimdik ayakta kalmamız, devamımız, aile müessesemizin devamına, nur topu, akıllı ve hayırlı evlatlarla, çocuklarımız ile mümkündür. Aileyi mutlu kılan çocuktur. Bir çocuğa sahip olmak aile için dünyanın en büyük saadetlerinden biridir. Bu saadete erişmek aileyi mutluluğun zirvesine yükseltir.
Hiç şüphesiz ki, çocuk ailenin sevinç ve neşe kaynağıdır. Peygamber Efendimiz: "Çocuk kokusu cennet kokularındandır. " buyurmuştur. Çocuk olan evde saadet ve huzur vardır. Çocuklar, bir anne-babanın sahip olabilecekleri en güzel ve en harika varlıklardır. Onlar istikbalimizin teminatı, geleceğimizin kurucularıdır.
Çocuk, insanlara Allah'ın güzel bir nimeti ve lütfudur, emanetidir. Ancak sadece çocuğa sahip olmak yeterli değildir. Her nimet beraberinde bir takım külfetleri de getirir. Yüce rabbimiz mal ve evladın insanlar için birer imtihan vesilesi olduğunu belirtir.
Çocuklarımızın bizim için imtihan sebebi olması iki yönden düşünülebilir: 1) Çocuklarımız bize Allah'ın emanetidir. Emanet çok kapsamlı bir ifadedir. Kişiye, muhafaza etmesi ve koruması için verilen tüm şeyleri içine alır. Bu anlamda çocuklarımız da bize birer emanettir. Emanete dikkat etmek gerekir. Çocuklarımız konusunda emanete riayet etmekten maksat, onları sağlıklı, güzel ahlak sahibi, edep ve terbiye üzere iyi eğitim vermektir. 2 ) İnsan çocuğuna düşkün olur. Genellikle insanlar çocuklarının geçimi için, nafakası için, rahat hayat sürmesi için çalışır, bir iş tutar. Cenab-ı Hak'kın tayin ettiği rızkı temin düşüncesi taşır. Helal lokma ile doyurma, hakkına razı olma duygusu ile yaşar, yaşatır, örnek olur.
Hülasa bu imtihanda başarı sağlamak, ancak mal ve çocuklarımızla ilgili hususlarda dini, örfi, hukuki kural ve kaidelere riayet etmemiz ile mümkündür. Bunun yolu da mallarımızı dinimizin emrettiği şekilde, meşru kazanç yollarından, helalinden kazanmak ve meşru yollarda, meşru yerlere sarf etmek, çocuklarımızı da sahip olduğumuz zengin değerlerimiz ile mücehhez ve güzel ahlak üzere yetiştirmekle olur. Malın hukukuna riayet ve çocuğun terbiyesine itina etmek, dünya ve ahiret saadeti getirir. Aksi zuhurunda dünya ve ahiretimizi zindan etmiş oluruz. Aslında bu saadet veya felaket sadece ana babalar için değil, toplum için de söz konusudur. Çünkü çocukların yararları ve zararları sadece ana babalarına değil, bütün bir topluma dokunur.
Şu halde her aile, evladını dinine, milletine, insanlığa yararlı bir fert olarak yetiştirmeye hem dini, hem milli, hem de insani yönden mecburdur. Çocuk terbiyesi, üzerinde hassasiyetle durulması gereken konulardan biridir. Zira çocuk terbiyesi, sadece çocuk ve aileyi ilgilendiren bir mevzu olmayıp, bütün bir toplumu ve hatta bütün insanlığı ilgilendiren bir meseledir.
Aile cemiyetin temelidir. Çocuk da cemiyetin istikbalidir. İyi terbiye edilmeyen bir çocuğun zararı derece derece, ailesine, komşularına, yaşadığı muhite ve hatta bütün insanlığa dokunur. Faydası da aynı şekildedir. Bugünün çocukları yarının büyükleri, yarının idarecileri, yarının devlet adamları olacaktır. Bu nedenle millet olarak istikbalimizi emniyete almak, yarınlarımızdan emin olmak istiyorsak; çocuklarımızı, bilgili, kültürlü, ahlaklı, dinine bağlı, milli ve manevi değerlerimize saygılı, olarak yetiştirmemiz gerekir. Bilindiği gibi cemiyet fertlerden meydana gelir. Ata sözü " Herkes kapısının önünü temiz tutarsa her yer tertemiz olur." ise cemiyeti meydana getiren fertler ana kucağından ve baba ocağından sağlam ve dürüst, imanlı ve ihlaslı olarak yetiştirilirse o cemiyetin de kuvvetli olacağı, çeşitli tehlikeler karşısında sarsılmayacağı, milli ve manevi birlik ve bütünlüğünü koruyacağı aşikardır.
İnsanoğlu, hayatında iyi veya kötü işlemişse amel defterine yazılır, öldüğünde amel defteri kapanır. Ancak bizzat Sevgili Peygamberimiz ( SAV ) buyurdu ki yalnız üç kişi vardır ki amel defteri kapanmaz: 1) Daimi sadaka-ı cariyesi bulunanlar ( çeşme, hastane, köprü, okul, vs. ), 2) Faydalı ilim sahibi olanlar, insanlığın hizmetine sunanlar, 3) Ardından hayırla anan, dua eden evlat. Herkesin kendisinden razı olduğu evlat. Hayırlı evlat, kişinin ebedi alemde yerini belirler, ahiretteki derecesini belirler. Makamını belirler.
Bilelim ki, “Hiçbir ana baba, çocuğuna güzel bir terbiyeden daha üstün bir miras bırakmış olamaz.”
Hiç şüphesiz ki, çocuk ailenin sevinç ve neşe kaynağıdır. Peygamber Efendimiz: "Çocuk kokusu cennet kokularındandır. " buyurmuştur. Çocuk olan evde saadet ve huzur vardır. Çocuklar, bir anne-babanın sahip olabilecekleri en güzel ve en harika varlıklardır. Onlar istikbalimizin teminatı, geleceğimizin kurucularıdır.
Çocuk, insanlara Allah'ın güzel bir nimeti ve lütfudur, emanetidir. Ancak sadece çocuğa sahip olmak yeterli değildir. Her nimet beraberinde bir takım külfetleri de getirir. Yüce rabbimiz mal ve evladın insanlar için birer imtihan vesilesi olduğunu belirtir.
Çocuklarımızın bizim için imtihan sebebi olması iki yönden düşünülebilir: 1) Çocuklarımız bize Allah'ın emanetidir. Emanet çok kapsamlı bir ifadedir. Kişiye, muhafaza etmesi ve koruması için verilen tüm şeyleri içine alır. Bu anlamda çocuklarımız da bize birer emanettir. Emanete dikkat etmek gerekir. Çocuklarımız konusunda emanete riayet etmekten maksat, onları sağlıklı, güzel ahlak sahibi, edep ve terbiye üzere iyi eğitim vermektir. 2 ) İnsan çocuğuna düşkün olur. Genellikle insanlar çocuklarının geçimi için, nafakası için, rahat hayat sürmesi için çalışır, bir iş tutar. Cenab-ı Hak'kın tayin ettiği rızkı temin düşüncesi taşır. Helal lokma ile doyurma, hakkına razı olma duygusu ile yaşar, yaşatır, örnek olur.
Hülasa bu imtihanda başarı sağlamak, ancak mal ve çocuklarımızla ilgili hususlarda dini, örfi, hukuki kural ve kaidelere riayet etmemiz ile mümkündür. Bunun yolu da mallarımızı dinimizin emrettiği şekilde, meşru kazanç yollarından, helalinden kazanmak ve meşru yollarda, meşru yerlere sarf etmek, çocuklarımızı da sahip olduğumuz zengin değerlerimiz ile mücehhez ve güzel ahlak üzere yetiştirmekle olur. Malın hukukuna riayet ve çocuğun terbiyesine itina etmek, dünya ve ahiret saadeti getirir. Aksi zuhurunda dünya ve ahiretimizi zindan etmiş oluruz. Aslında bu saadet veya felaket sadece ana babalar için değil, toplum için de söz konusudur. Çünkü çocukların yararları ve zararları sadece ana babalarına değil, bütün bir topluma dokunur.
Şu halde her aile, evladını dinine, milletine, insanlığa yararlı bir fert olarak yetiştirmeye hem dini, hem milli, hem de insani yönden mecburdur. Çocuk terbiyesi, üzerinde hassasiyetle durulması gereken konulardan biridir. Zira çocuk terbiyesi, sadece çocuk ve aileyi ilgilendiren bir mevzu olmayıp, bütün bir toplumu ve hatta bütün insanlığı ilgilendiren bir meseledir.
Aile cemiyetin temelidir. Çocuk da cemiyetin istikbalidir. İyi terbiye edilmeyen bir çocuğun zararı derece derece, ailesine, komşularına, yaşadığı muhite ve hatta bütün insanlığa dokunur. Faydası da aynı şekildedir. Bugünün çocukları yarının büyükleri, yarının idarecileri, yarının devlet adamları olacaktır. Bu nedenle millet olarak istikbalimizi emniyete almak, yarınlarımızdan emin olmak istiyorsak; çocuklarımızı, bilgili, kültürlü, ahlaklı, dinine bağlı, milli ve manevi değerlerimize saygılı, olarak yetiştirmemiz gerekir. Bilindiği gibi cemiyet fertlerden meydana gelir. Ata sözü " Herkes kapısının önünü temiz tutarsa her yer tertemiz olur." ise cemiyeti meydana getiren fertler ana kucağından ve baba ocağından sağlam ve dürüst, imanlı ve ihlaslı olarak yetiştirilirse o cemiyetin de kuvvetli olacağı, çeşitli tehlikeler karşısında sarsılmayacağı, milli ve manevi birlik ve bütünlüğünü koruyacağı aşikardır.
İnsanoğlu, hayatında iyi veya kötü işlemişse amel defterine yazılır, öldüğünde amel defteri kapanır. Ancak bizzat Sevgili Peygamberimiz ( SAV ) buyurdu ki yalnız üç kişi vardır ki amel defteri kapanmaz: 1) Daimi sadaka-ı cariyesi bulunanlar ( çeşme, hastane, köprü, okul, vs. ), 2) Faydalı ilim sahibi olanlar, insanlığın hizmetine sunanlar, 3) Ardından hayırla anan, dua eden evlat. Herkesin kendisinden razı olduğu evlat. Hayırlı evlat, kişinin ebedi alemde yerini belirler, ahiretteki derecesini belirler. Makamını belirler.
Bilelim ki, “Hiçbir ana baba, çocuğuna güzel bir terbiyeden daha üstün bir miras bırakmış olamaz.”