kaybolan mesleklerimiz: BAKIRCILIK [email protected] 01/06/2003
Gerede’de Bakırcılık, Demircilik mesleğinin kardeşidir. Gerede’nin kuruluşu ile yaşıttır. Kuruluşu kadar eskidir. Tarihi İpek Yolu’nun Gerede’den geçmesi, Gerede’yi önemli ticaret ve üretim merkezi yapmıştır. Yıllar, yüzyıllar boyu Gerede’de demircilik mesleği gibi bakırcılık mesleği de bu sebeple öne çıkmıştır. Dünün önemli mesleklerinden olan bakırcılık mesleği, ürünlerinin yerini alüminyum, plastik ve çelik gibi seri üretim yapan fabrika ürünlerinin alması karşısında gerilese de, azalsa da, el emeği göz nuru ürünlerinin kıymeti ve kalitesi yine tartışılmaz. Bakırcılık önemini yine koruyor. Ürün çeşidi az ama kullanım alanı bulan ürünleri ile yine yüz güldürüyor. İbriği, Güğümü, Çay sinisi, Kavurma tavası ürünleri ile gururumuz Bakırcılarımız.
Bakırcılık mesleğinin Gerede’deki çınarlarından artık emekli Hacı Mehmet Gönülal, “Bakırcılar en evvel Kiliseli Hanın yanında dere boyunca Yukarı Tekke’den Köprüye kadar sıra sıra idi. Sabah Namazından Akşam Namazına kadar çekiç sesinden, kalay kokusundan durulmazdı. Daha sonra dükkan bulunmadığı için, yer dar geldiği için, belediye demirciler çarşısının devamını parselleyip sattı. Zamanla bakırcılar bugünkü Bakırcılar çarşısını meydana getirdiler ve demirci esnafı kadar bakırcı esnafı vardı. Hatta bir demirci dükkanında üç kişi, dört kişi çalışırken, bir bakırcı dükkanında beş ila altı kişi çalışırdı. Hatta 30-40 yıl önce Gerede’de en gözde meslek Bakırcılık idi. 50-60 bakırcı dükkanı vardı. Ancak zaman bakırcılık aleyhine gelişti. Bakırın pahalı ve kıymetli oluşu, bunun yanında daha ucuz plastik ve aluminyum eşyanın piyasaya girmesi bakırcılığa darbe vurdu. Azala azala 10-12 dükkana indi. Onlar bakalım daha ne kadar sürdürebilecekler. Allah kuvvet versin.”
Bakırcılar çarşısının emektarı ve 50 yıldır bu çarşının herkes tarafından tanıdığı Mustafa Bulut’u buldum. Bir bakırcı dükkanında yine bir güğüme can verirken bulduğum bu bakırcılığın mesleğini sürdüren en eski sembolüne soruyorum “Bu sabrın bu devam edişin sebebi ne?” Cevabı adeta günümüz bakıcılarının cevabı gibi adeta “Aşk” “ Meslek sevgisi, nankörlük edemem, bu meslekten ekmek yedik, bu işten çoluk çocuğumuza baktık. Çalışırsak üretirsek yapabildiğimiz kadar yine para kazandırıyor. Allah bereket versin.”
Bu çalışmalarımız sırasında istense yerine getirilemeyecek güzel bir tesadüf ile karşılaşıyoruz. Artık İstanbul’da ikamet eden ama Gerede’den de kopamayan, zaman zaman Gerede’ye ziyarete, misafirliğe gelen H.Kemal ÖZTİRYAKİ amcanın şehrimizde olduğunu öğreniyorum. Kendisini eş dost aracılığı ile bulduruyorum ve buluşuyoruz. Sohbetimize güzel bir çay ile başlıyoruz. Maşallah Kemal Amca fazla soru sormaya gerek duyulmayan hoş sohbet, dinleyeni bulursa sohbete dalıveren tatlılıkta bir büyüğümüz. Evet Kemal ÖZTİRYAKİ Amca ile devam ediyoruz. Soyadı bilmem sizlere bir çağrışım yaptırdı mı ? Evet tahmin ettiğiniz gibi “Öztiryakiler” ismi Gerede’nin gururu Bakırcılıktan Sanayiciliğe uzanan bir ailenin adı. İşte bu ailenin büyüğü Kemal Amcayı dinliyoruz : “ Demirciler çarşısının devamında caddenin iki tarafına sıralanan dükkânlar Bakırcılar Çarşısını oluşturuyordu. Başta Osman Usta, yanında Emin Usta, onun yanında Ak Mehmet, onun alt yanında Latif Mehmet vardı. Onu altında Akgül Usta, Yusuf Usta, Kadı Abi, Abdullah usta, Berberin Hafız, Onun yanında bizim dükkan, bizim altımızda Maruk Hoca vardı. En son Yakup Ağa ile bitiyordu. Bunların dışında Demirci Dükkânlarının arasında da Bakırcı dükkanları vardı. Denilebilirdi ki Demirci Dükkanı kadar Bakırcı Dükkanı vardı. Çalışan sayısı ise Demircilerden fazla idi. Çok çalışıyoruz, çok üretiyoruz. Bu arada ben dükkanda bekleyemedim. Pazarlara çıktım. Kendi bakırlarımı satarken; diğer esnafın bakırlarını da götürüp satıyorum, artık dükkanda oturup kalamadım. Bakırcı esnafının ham bakırını ve malzemesini İstanbul’dan alıp getirdim. Ürettiğini İstanbul’a derken zaman değişmeye başladı. Mutfaktaki bakır malzemenin yerini değişik türde malzemeler almaya başladı. Plastik, alüminyum ve nihayet çelik. İş hayatında kalıcı olmak için hayatımızın devamını çelikte yatırım yaparak sağlamaya karar verdik. Bakırcı dükkanında örste dövülerek üretilen tencereden; şimdi preste şekillenen çelik tencereye ulaştık. İşte böyle doğdu “Öztiryakiler” firması. Gerede’de doğduk, bakırcı dükkanında gözümüzü açtık, İstanbul’da Türkiye mutfağına girmeyi başardık, şimdi ise Dünya’ya taştık, kıtalara ulaşmanın gururunu yaşıyoruz. Ama özümüzü, dünümüzü, Gerede’mizi unutmadan. İşte bunalınca, daralınca, sıkılınca, kapağı Gerede’ye bu nedenle atıyor, ancak Gerede’de soluklanabiliyorum. Eskiden kalmış son birkaç dostla buluşuyor, hayatın tadını çıkarıyorum.” Çok teşekkür ediyor ve bir başka gün ve bir başka sohbette buluşma sözü alıyor, Kemal Amcaya sevgi ve saygılarımızı sunuyor ve ayrılıyoruz, Allah izin verirse devam etmek üzere.
Gerede’de Bakırcılığın bu kadar gelişmiş olması ulaşım yollarının kesişme noktasında bulunması ve mutfak eşyasının A’dan Z’ye bakırdan olması İstanbul’dan getirilen levha bakırın Gerede’de Bakırdan eşyaya dönüştükten sonra önce yakın şehirlerin pazarına, sonra uzak yerlerin panayırlarına girdiğini öğreniyoruz. O kadar geniş bir kullanım alanı vardı ki, Mangaldan Semavere, Soba üstü kazanından banyo kazanına, tencereden sahana, maşadan maşrapaya, ve tahmin edebildiğiniz araç ve gereçler bakırdan üretiliyordu.
Bir zamanların Gerede’sinin önemli iş kolu konumundaki bakırcılık mesleği günümüzde iki elin parmakları kadar ile devam ettiriliyor. İşte onlar hâlâ ocaklarının başında dükkanlarındalar. Ancak bu son temsilciler el verememekten, mesleklerini devam ettirecek çırak bulamamaktan şikayetçiler. Hepsine Allah uzun ömürler, güç kuvvet, sıhhat versin. Bugün yanan ocakları yarınlarda da yanar inşallah. Ne diyelim zaman gösterecek. Zaman her şeyin ilacı.
Bakırcılık mesleğinin Gerede’deki çınarlarından artık emekli Hacı Mehmet Gönülal, “Bakırcılar en evvel Kiliseli Hanın yanında dere boyunca Yukarı Tekke’den Köprüye kadar sıra sıra idi. Sabah Namazından Akşam Namazına kadar çekiç sesinden, kalay kokusundan durulmazdı. Daha sonra dükkan bulunmadığı için, yer dar geldiği için, belediye demirciler çarşısının devamını parselleyip sattı. Zamanla bakırcılar bugünkü Bakırcılar çarşısını meydana getirdiler ve demirci esnafı kadar bakırcı esnafı vardı. Hatta bir demirci dükkanında üç kişi, dört kişi çalışırken, bir bakırcı dükkanında beş ila altı kişi çalışırdı. Hatta 30-40 yıl önce Gerede’de en gözde meslek Bakırcılık idi. 50-60 bakırcı dükkanı vardı. Ancak zaman bakırcılık aleyhine gelişti. Bakırın pahalı ve kıymetli oluşu, bunun yanında daha ucuz plastik ve aluminyum eşyanın piyasaya girmesi bakırcılığa darbe vurdu. Azala azala 10-12 dükkana indi. Onlar bakalım daha ne kadar sürdürebilecekler. Allah kuvvet versin.”
Bakırcılar çarşısının emektarı ve 50 yıldır bu çarşının herkes tarafından tanıdığı Mustafa Bulut’u buldum. Bir bakırcı dükkanında yine bir güğüme can verirken bulduğum bu bakırcılığın mesleğini sürdüren en eski sembolüne soruyorum “Bu sabrın bu devam edişin sebebi ne?” Cevabı adeta günümüz bakıcılarının cevabı gibi adeta “Aşk” “ Meslek sevgisi, nankörlük edemem, bu meslekten ekmek yedik, bu işten çoluk çocuğumuza baktık. Çalışırsak üretirsek yapabildiğimiz kadar yine para kazandırıyor. Allah bereket versin.”
Bu çalışmalarımız sırasında istense yerine getirilemeyecek güzel bir tesadüf ile karşılaşıyoruz. Artık İstanbul’da ikamet eden ama Gerede’den de kopamayan, zaman zaman Gerede’ye ziyarete, misafirliğe gelen H.Kemal ÖZTİRYAKİ amcanın şehrimizde olduğunu öğreniyorum. Kendisini eş dost aracılığı ile bulduruyorum ve buluşuyoruz. Sohbetimize güzel bir çay ile başlıyoruz. Maşallah Kemal Amca fazla soru sormaya gerek duyulmayan hoş sohbet, dinleyeni bulursa sohbete dalıveren tatlılıkta bir büyüğümüz. Evet Kemal ÖZTİRYAKİ Amca ile devam ediyoruz. Soyadı bilmem sizlere bir çağrışım yaptırdı mı ? Evet tahmin ettiğiniz gibi “Öztiryakiler” ismi Gerede’nin gururu Bakırcılıktan Sanayiciliğe uzanan bir ailenin adı. İşte bu ailenin büyüğü Kemal Amcayı dinliyoruz : “ Demirciler çarşısının devamında caddenin iki tarafına sıralanan dükkânlar Bakırcılar Çarşısını oluşturuyordu. Başta Osman Usta, yanında Emin Usta, onun yanında Ak Mehmet, onun alt yanında Latif Mehmet vardı. Onu altında Akgül Usta, Yusuf Usta, Kadı Abi, Abdullah usta, Berberin Hafız, Onun yanında bizim dükkan, bizim altımızda Maruk Hoca vardı. En son Yakup Ağa ile bitiyordu. Bunların dışında Demirci Dükkânlarının arasında da Bakırcı dükkanları vardı. Denilebilirdi ki Demirci Dükkanı kadar Bakırcı Dükkanı vardı. Çalışan sayısı ise Demircilerden fazla idi. Çok çalışıyoruz, çok üretiyoruz. Bu arada ben dükkanda bekleyemedim. Pazarlara çıktım. Kendi bakırlarımı satarken; diğer esnafın bakırlarını da götürüp satıyorum, artık dükkanda oturup kalamadım. Bakırcı esnafının ham bakırını ve malzemesini İstanbul’dan alıp getirdim. Ürettiğini İstanbul’a derken zaman değişmeye başladı. Mutfaktaki bakır malzemenin yerini değişik türde malzemeler almaya başladı. Plastik, alüminyum ve nihayet çelik. İş hayatında kalıcı olmak için hayatımızın devamını çelikte yatırım yaparak sağlamaya karar verdik. Bakırcı dükkanında örste dövülerek üretilen tencereden; şimdi preste şekillenen çelik tencereye ulaştık. İşte böyle doğdu “Öztiryakiler” firması. Gerede’de doğduk, bakırcı dükkanında gözümüzü açtık, İstanbul’da Türkiye mutfağına girmeyi başardık, şimdi ise Dünya’ya taştık, kıtalara ulaşmanın gururunu yaşıyoruz. Ama özümüzü, dünümüzü, Gerede’mizi unutmadan. İşte bunalınca, daralınca, sıkılınca, kapağı Gerede’ye bu nedenle atıyor, ancak Gerede’de soluklanabiliyorum. Eskiden kalmış son birkaç dostla buluşuyor, hayatın tadını çıkarıyorum.” Çok teşekkür ediyor ve bir başka gün ve bir başka sohbette buluşma sözü alıyor, Kemal Amcaya sevgi ve saygılarımızı sunuyor ve ayrılıyoruz, Allah izin verirse devam etmek üzere.
Gerede’de Bakırcılığın bu kadar gelişmiş olması ulaşım yollarının kesişme noktasında bulunması ve mutfak eşyasının A’dan Z’ye bakırdan olması İstanbul’dan getirilen levha bakırın Gerede’de Bakırdan eşyaya dönüştükten sonra önce yakın şehirlerin pazarına, sonra uzak yerlerin panayırlarına girdiğini öğreniyoruz. O kadar geniş bir kullanım alanı vardı ki, Mangaldan Semavere, Soba üstü kazanından banyo kazanına, tencereden sahana, maşadan maşrapaya, ve tahmin edebildiğiniz araç ve gereçler bakırdan üretiliyordu.
Bir zamanların Gerede’sinin önemli iş kolu konumundaki bakırcılık mesleği günümüzde iki elin parmakları kadar ile devam ettiriliyor. İşte onlar hâlâ ocaklarının başında dükkanlarındalar. Ancak bu son temsilciler el verememekten, mesleklerini devam ettirecek çırak bulamamaktan şikayetçiler. Hepsine Allah uzun ömürler, güç kuvvet, sıhhat versin. Bugün yanan ocakları yarınlarda da yanar inşallah. Ne diyelim zaman gösterecek. Zaman her şeyin ilacı.